spot_img
spot_imgspot_img
17.9 C
İstanbul
Perşembe, 18 Nisan 2024

Türkiye’nin Füze Savunma Stratejileri

Seçtiklerimiz

Balistik Füze Tehditleri ve Türkiye’nin Füze Savunma Stratejileri !

Balistik füzelerin hızlı bir biçimde yaygınlaşması neticesinde bugün Avrupa ve Türkiye üzerinde balistik füze tehditi giderek artmaktadır. Bu nedenle, NATO balistik füze savunma sisteminde değişikliğe giderek muharebe sahasındaki güçlerin korunmasına ilaveten tüm NATO ülkeleri topraklarının, nüfusunun ve birlikerinin de balistik füze tehditlerine karşı savunmanın genişletilmesine karar vermiştir.

Diğer silah sistemlerinden farklı olarak, ‘balistik füze sistemleri’ fırlatılmasını takiben yerden 100 km’ye atmosfer/uzay sınırına kadar yükselmekte ve 2500 km/saat bir ses üstü süratle yere doğru hedefine tepeden ulaşmaktadır. Balistik füzenin bu ayırt edici özelliği nedeni ile de hedefte olan ve korunma yollarını arayan ülkeler açısından sorunlar yaratmaktadır.

Günümüzde komşumuz İran’ın füze envanterinin en önemli parçası Şahap 3 Füzelerinin 1.300 km.’edeki menzile, ses hızının 6 misline yakın bir süratle yaklaşmasını göz önüne alırsak hedef alınan reaksiyon süresinin başka hiçbir silah sisteminde görülmediği kadar kısaldığını, saniyeler mertebesine indiğini tesbit edilmektedir.

Konvansiyonel, kimyasal,nüklear birden fazla başlık taşıyabilen güdümlü veya güdümsüz Balistik Füzeler birden fazla hedefe de yönlendirilebilmektedir. Bu Balistik Füzeler menzillerine bağlı olarak 4 ana gruba ayrılmaktadır. Bunlar ; Kısa Menzilli (300/1.000 km.) Orta Menzilli (1.000/3.000 km) Uzun Menzilli (3.000/5.000 km) ve Kıtalar Arası Menzilli (5.000 ve üzeri)

Bu füzelere karşı geliştirilmiş ve geliştirilmekte olan Füze Savunma Sistemleri, önlemenin yapıldığı irtifa (atmosfer içi 2 ila 45 km), (atmosfer dışı 50 ila 80 km) göz önüne alınarak tanımlanmaktadır.

Dünyamızda balistik füze tehditi büyük bir süratle yayılmaktadır. Günümüzde sayıları otuz üzerinde ülke balistik füzeye sahiptir. Türkiye’miz uzun yıllardır, Rusya, Ermenistan, İran, Suriye, Suudi Arap ve İsrail’in balistik füze tehdidi altında yaşayan bir ülkedir. Ülkemiz halen fırlatılan balistik füzeleri hava vuran ‘aktif’ savunma yeteneğine sahip değildir. Buna rağmen kitle imha başlığı taşımayan balistik füzelerin, üstün konvensiyonel saldırı yeteneği olan ülkemiz için ciddi bir tehdit olmayacağı değerlendirilmektedir.

NATO’nun Aktif kademeli Taktik Balistik Füze Savunmasının 1. safhasında konuşlandırılan ilk unsur Karadeniz ve Doğu Akdeniz sularında dolaşan ve SM3 füzeleri taşıyan AEGIS Muharebe Sistemleri ile donatılmış kruvazör ve Destroyerler, diğer unsur tehdit füzelerinin yakınlarına konuşlandırılan füze tesbit ve takip radarları olmaktadır. Böylelikle Avrupa’nın güneydoğusu üzerinde 3000 km. Menzilli füzelere karşı sınırlı füze kalkanı oluşturulmuştur 2. safhada Türkiye’nin doğu ve güneydoğusu için SM3 Blok IB önleyici füzelerinin devreye girmesi söz konusudur. 3. safhanın 2018/2020 yılları arasında Romanya ve Polonya’da konuşlanmış füze savunma üsleri planlanmıştır. ABD tarafı, 2020 yılından sonra 4. safhayı devreye sokacağını açıklamıştır. Bu plana göre yepyeni bir silah IIB sınıfı önleyici füzesi ile tehdit füzelerinin henüz yerden yükselme aşamasındayken imhası konusu olabilecektir.

NATO’nun Ortadoğu kaynaklı balistik füzeleri İttifaka yönelmiş bir tehdit olarak nitelemesi Türkiye açısından olumlu bir gelişmedir. Ülkemizin teknik ve maddi imkanlarının ötesinde olan bu projelerin NATO ve ABD’ ye havale edilmesi savunma sanayimize ayrılan maddi kaynakların artmasına da yol açabilecektir. Bu çözümün, füzelerin muhtemel fırtlatma bölgelerinin yakınına konuşlandırılması ihtiyacı ve de ağırlığın Karadenizde konuşlu deniz unsurlarına kayması ya Montrö Sözleşmesi’nin göz ardı, ya da tadil edilmesi yönündeki baskı gibi bazı ikilemleri de beraberinde getirebileceği düşünülmektedir.

Yeni bir yazı dizimizle tekrar görüşmek üzere..

Esen Kalınız..

İlgili Makaleler

- Corendon -spot_img

Son Dakika