Hırvatistan Havayolları genel müdürü ve yönetim kurulu başkanı Krešimir Kučko, Graham Newton’a, verimli ve küçük bir hava yolunun bile, havacılık pazarında önemli rolleri olduğunu anlattı.
Yeniden yapılanma programınız havayolunun performansını ne şekilde etkiliyor?
Havayolu olarak geleceğimizin anahtarının bu yeniden yapılanma süreci olduğu aşikar. Seneye bitiyor. Programın yaklaşık %80’lik bir kısmını bitirdik ve planladığımız ama gerçekleştiremediğimiz hiçbir şeyin olmayacağına inancımız tam.
Program, havayolunun her bölümüne dokunuyor. Konu verimlilik – havayolunun, görevini en iyi biçimde yapabileceğinden emin olmak. Yeniden yapılanma programının, doğru bir iş olduğuna kanıt, rakamlarda açıkça görünüyor. Geçen sene, yıllardır sahip olamadığımız kârlı bir 12 ay geçirdik. Bunu yalnız başarmam mümkün değildi. Bu havayolundaki tüm çalışanların iştirak ettiği bir takım çalışması.
22 yıldır şirketteyim ve her şeyini ve şirkette çalışan herkesi çok iyi tanıyorum. Bu bağlamda, yeni yönetim kadrosunu oluşturmak ve yeniden yapılanma programını hayata geçirmek çok da zor olmadı. Elbette tam olarak nereye varacağınızı bilmiyorsunuz, ancak şimdiye kadar her şey yolunda.
Yeniden yapılanma programına neden ihtiyaç duydunuz?
Havayolunun başına geçtiğimde, büyük miktarda borcu ve kayda değer oranda verimsizliği de devralmış oldum. Önümüzde sadece tek bir seçenek vardı, o da yeniden yapılanmaya gitmek. Yeniden yapılanma, devlet yardımı ile, üç farklı dış borç yatırım takası vesilesi ile gerçekleştirildi. Bu yapılan, 2013 yılında, hali hazırda 24 milyon Euro’luk (180 milyon Hırvatistan kunası) bir maliyet tasarrufu sağladı.
Ancak her şey maliyetlerle ilgili değil. Yepyeni zorluklar var ve ticari işbirliği potansiyelleri de mevcut. Bu sebepten, bir havayolunun, denklemin her iki tarafını da düşünüp yeniliğe açık olması ve yeni gelir kaynakları bulması da önem arz etmekte. Sadece maliyet tasarrufuna odaklanarak geleceğinizi garanti altına almanız mümkün değil. Evet, bu konu çok önemli, fakat müşteri beklentilerini karşılamak, onlara cazip teklifler sunabilmek ve seyahat deneyimlerine değer katabilmek de aynı ölçüde önemli.
Örnek olarak, uçuş programımızı tamamen güncelledik. Kısa vadede uygulanabilir olmayan ancak uzun vadede sağlam bir geleceği olan rotalarımızın olmasını istedik. Hayalimiz, günün birinde, ağımıza uzun menzilli uçuşlar eklemek. Bu şu anda oldukça uzakta, ancak bir hedef belirlemek önemli ve havayolumuzu bu hayali gerçekleştirecek biçimde şekillendirme çabalarımız sürüyor.
Yeniden yapılanma programı sonrası için ne gibi planlarınız var?
Konu şu ki, yeniden yapılanmayı bitirdikten sonra, planlarımızı hayata geçirmek için çok daha esnek bir yapıda olabileceğiz. Gündemimizdeki konulardan birisi yeni uçaklar. Özellikle, turboprop ve Airbus filolarımız arasındaki boşluğu kapatabilmek adına 100 koltuklular piyasasından bir şeyler elde etmekle ilgilenmekteyiz. Bu, pazardaki yerimizi sağlamlaştırmamıza ve yeni ağ stratejimizi hayata geçirmemize yardımcı olabilecek bir değişim.
“Ancak her şey maliyetlerle ilgili değil. Bir havayolunun, denklemin her iki tarafını da düşünüp yeniliğe açık olması ve yeni gelir kaynakları bulması da önem arz etmekte.”
Star Alliance, stratejinizin önemli bir parçası mı?
Star Alliance, geleceğimiz için hayati önem taşıyor. Bu kadar çok ortağa sahip olmak ve hepsi ile iyi bir disiplin içinde çalışabilmek, havayolumuz için muhteşem. Konu sadece yolcuları gidecekleri yere götürmek değil. Örnek olarak, ortaklarımız ile birlikte oldukça yoğun bir bakım programı da uygulamaktayız. Havayolumuz, bölgesinde D tipi kontroller sunan ilk havayolu. Bu biraz önce bahsettiğim yeni gelir kaynaklarına bir örnek. Şimdilik iyi gidiyor ve talebi karşılamak için ek kapasite planlıyoruz.
Bu hizmeti diğer havayollarına sunmaktan mutluluk duyuyoruz ancak açık konuşmak gerekirse, kendi işlerimiz için dış kaynaklardan faydalanmak konusuna çok da sıcak bakmıyoruz. Bu çalışma şekli, benim pek de içime sinmiyor. Yapılabilecek maliyet tasarrufları var elbette, eğer kritik bir konu değil ise, dış kaynaklardan faydalanabiliriz. Ancak eğer son derece rekabetçi bir piyasada kendinize yol açmaya çalışan küçük bir havayolu iseniz, kritik olmayan pek de bir şey yok. İşlerimiz kendi kontrolümüzde olduğunda daha mutlu ve rahatım. Bana göre, bu işte, marka açısından, dış kaynaklara başvurmanın son derece riskli olduğu, oldukça hassas ve önemli alanlar mevcut.
Küçük bir havayolu olarak, Avrupa ve Avrupa tüzüğünün hüküm sürdüğü bölgelerde, genel anlamda yolcu hakları konusunda yapılması talep edilen değişiklikler için ne düşünüyorsunuz?
Avrupa aşırı derecede kontrol ediliyor. Buna şüphe yok. Sonuç, Avrupa menşeli havayolları ve özellikle de küçük olanlar için elverişsiz bir ortam yaratıyor. Şu anda, tüm havayolları aynı şartlar altında uçmuyorlar. Bu herkesin eşit olduğu bir ortam değil.
Bir çok kuralın – mesela 261 nolu kurala yapılması istenen değişikliklerin – yolcuları korumak adına yapılmadığı açık, çünkü bunun yolculara daha fazla müşkül edeceği aşikar. Küçük bir havayolu olarak, bir başka firmanın gecikmesi hususunda sorumluluk kabul etme riskini almamız mümkün değil. Böylece yolcularımızın, çantalarını alıp tekrar çek-in yaptırması gerekecek. Açıkça belli ki, bu yolcular için son derece külfetli ve Hırvatistan Havayolları olarak bize zarar verme potansiyeline sahip.
Endüstrinin bu şekilde en ince ayrıntısına kadar düzenlenmek istenmesi anlayışının var olma sebebini bilmiyorum gerçekten, ancak sanırım bunun sebeplerinden birisi, yöneticilerin, havayolu şirketlerini çok karlı işletmeler olarak görmesi. Bu son derece tehlikeli bir hata. Endüstrinin kar marjına, ve özellikle de Avrupa menşeli havayollarının kâr marjına bakın. Daha akıllı düzenlemeler olmadığı sürece, Avrupa zorluklarla boğuşmaya devam edecek, nitekim insanlara kabul edilebilir oranda bir geri dönüş sunamadığımız sürece, Avrupa menşeli havayollarına yatırım yapmalarını bekleyemeyiz. Bazı yönetmeliklere uyum sağlamak için gereken maliyetler muazzam boyutlarda.
Şirket birleşmeleri ve iş ortaklıklarının hızla arttığı bir ortamda, sizce havacılık piyasasında küçük havayolları için hala bir yer var mı?
Küçük havayolları için kesinlikle yer var. Bağlanabilirlik ihtiyacı mevcut, ve pazarın, bunu büyük taşıyıcılarla doldurması mümkün değil. Yaz aylarında, pazarın yaklaşık %20’sine sahibiz, kışın bu oran %70’e çıkıyor. Ancak bizim için kârlı olan dönem yaz dönemi! Yani ortada, küçük havayolları ve onların pazardaki rolü konusunda oldukça ilginç bir dinamik söz konusu. Her halükarda, endüstrinin, büyük taşıyıcıların fazla rahatlamaması için bize ihtiyacı var.
“Daha akıllı düzenlemeler olmadığı sürece, Avrupa zorluklarla boğuşmaya devam edecek, nitekim insanlara kabul edilebilir oranda bir geri dönüş sunamadığımız sürece, Avrupa menşeli havayollarına yatırım yapmalarını bekleyemeyiz.”
Ticari havacılığın geçtiğimiz 100 yılında olan bitenler içinde sizi en çok etkileyen nedir?
Zor bir soru, nitekim geçtiğimiz 100 yılda oldukça önemli bir çok gelişme oldu. Düzenlemelerin azaltılması mesela, ve 11 Eylül. Bu trajedi, havacılığa bakış açısına oldukça derin bir etki bıraktı ve belki de hükümetlerin havayollarını en ince ayrıntısına kadar kontrol etmeye çalışmalarının en önemli sebeplerinden biri.
Ama ben düşük fiyatlı havayollarının ortaya çıkmasını ve jet motorunun icadını seçeceğim. Düşük fiyatlı havayolları, endüstriyi değiştirdi. Genç bir çocuk olarak uçtuğum zamanları hatırlıyorum, annem bana yeni kıyafetler alırdı, çünkü sadece uçabildiğiniz için bile iyi giyinmek normal bir davranıştı o zamanlar. Düşük fiyatlı havayolları, uçmaya bakış açısını değiştirdi ve sıradan bir hale getirdi.
Ancak elbette, düşük fiyatlı havayolları daha başka bir çok, iyi ya da kötü değişikliği de beraberinde getirdi. Ve bugün hala bunlarla ilgilenmemiz gerekmekte. Bazı yolcu süreçleri ve ek gelir elde etme çabalarımız hep bu yüzden. Ve elbette bir de jet motoru var. Bu hız artırımı, dünyayı küçülttü ve havacılığın bir çok faydasının ortaya çıkmasını sağladı. En azından, bu faydaları kesinlikle ölçülebilir hale getirdi.
Yönetim stilinizden bahseder misiniz?
Havacılık altında, pilotluk ve uçak tamir etmek dışında hemen hemen her işi yaptım diyebilirim. Bu beni yatay hiyerarşinin sıkı bir destekçisi yaptı. Günlük işlerle, işletsel anlamda her şeyle bire bir ilgili olmayı seviyorum, ve oldukça tecrübeli olmam sebebi ile, bazen önemli yorumlar ve çözümler sunabiliyorum. Küçük bir havayolu olmamızın artılarından birisi, piyasadaki değişimlere hızlı bir şekilde tepki verebilmek. Bunu yapabilmek için, yatay bir hiyerarşi esastır. Tartışıyoruz, planlıyoruz ve uyguluyoruz. Karşılıklı saygı ve güven sayesinde. 1000 kişilik bir şirketi yönetmek için oldukça uygun bir yöntem. Herkes yaptığı iş için takdir edildiğini hissediyor.