Tüm yazılarımda Türk havacılık sektörünün son yıllarda hızlı bir ivme gösterdiğini dile getirmekteyim. Sektörün son on yılda gösterdiği bu yükseliş istatistikleriyle kamuoyuyla paylaşılmakta. Bu yükseliş ile birlikte havayolları kar ederek, yükselişin verdiği mutluluk ve sevinç ile yeni hatlar açmakta, yeni uçaklar almakta ve aynı doğrultuda yatırımlarına hız kazandırmaktalar. Tabikki bunlar çok güzel hareketler. Gelgelelim madalyonun arka yüzüne; arka yüzü hiçte iç açıcı değil..
Konuya az açıklık getirmek adına, hatırlarsınız birkaç gün önce maliye’nin, leasingle aldığı uçaklarda KDV’yi eksik ödediği gerekçesiyle Pegasus’a kestiği 80 milyon liralık ceza sektörü telaşlandırmıştı. Peki bir siyaset adamı, bir babayiğit çıkıp demezmi ki..! Havacılık işletmesi firmalarına ve kurumlarına siz şuanki koşularda işci hakkı ( kul hakkı ) yemektesiniz.. Günümüz şartlarında olması gereken ve zor şartlarda bu camianın yükselmesi için canı gönülden, canını dişine katarak elinden geleni fazlasıyla yapan bu sömürdüğünüz işçilerinizin hakkını artık veriniz diye.. Bakın ne güzel maliye bakanı işini takip ediyor. Peki çalışma ve sosyal güvenlik bakanı…? Peki sendikalar nerede..? Peki başbakanlık insan hakları başkanlığı nerede..? Dernekler nerede…? Koyun can derdinde, kasaplar et derdinde… Yani öncelikli denetim işçinin hakkını koruma ve sömürülmesine karşı yapılacak denetimler olmalıdır…
Pilotlar ve Kabin memurları fazla saat uçurulmaktan, insan gibi aileleriyle tatil yapamamAktan şikayetçi.
- Pilotlar ve Kabin memurları hastalanırken rapor aldıklarında, işten çıkarılma tehditlerinden şikayetçi..
- Pılotlarlar yabancı pilotlara tanınan extra haklardan rahatsız..
- Kabin memurları 4 euroya her bacakta uçak içi temizlik yapmaktan şikayetçi, bu bizim işimiz değil diyorlar ( SHGM, TASSA, TALPA,HAVA-İŞ ve Diğerleri Nerede…?
Yer hizmetleri personeli fazla çalıştırılmaktan, insan gibi çalışma araları dinlenemekten şikayetçi,
- Yer personelleri her işe tek kişinin yapmasından rahatsız ve huzursuzlar
- Yer personeli başlarına adam gibi işi bilmeyen yöneticilerin olmamasından mutsuzlar
- Yer personeli fazla çalıştırılıp, hiç sosyal haklarının olmamasından rahatsız
- Yer personeli fazla mesai hakkını alamamaktan, hatta hiç alamamaktan şikayetçi
İşçiler hem karadan, hemde havadan sömürülüyor .. İşçi havada da, karada da rahat değil…!
Ne yazık ki; sömürü düzeni, çok uzun asırlardan bu yana, artan bir tempoda devam etmektedir. Bu vahşete, zulme karşı çıkabilecek bir güç de ortada gözükmemektedir.
Tabikki bu sömürü ve haksızlık sadece pilotları,kabin memurlarını, yer personellerini kapsamamktadır. Havacılık sektörüne hizmet veren ve farklı adlandırılan tüm alanları kapsamaktadır. Büyük şehirlerde yaşamanın ne olduğunu, zor koşullarda işe gitmenin ne olduğunu ve haksızlığın ne olduğunu birde çalışanlarınıza sorunuz.. Her yönüyle sömürülmek her işçinin huzursuz ve mutsuz olduğu acı bir tablodur.
Günümüz şartlarında Türk Havayolları ( THY) çalışanlarını mümkün mertebede tatmin etmeye çalışmıştır. Bundan dolayıdır ki, her havacı işçinin gönlünde başta THY yatmaktadır. Lakin hava-iş ve diğer derneklerin pasif ,tutumsuz davranışları , ileriyi görememeleri , işverenle farklı başıboş diyaloglara girmesi hem işçilere, hemde çıkartılan diğer işçilere pahalıya patlamıştır.. Tabikki THY’nın finansal gücü, çalışan sayısı farklı yabancı şirketlerle karşılaştırıldığında karşımıza maaş ve sosyal haklar konusunda üzücü bir tablo çıkmaktadır. Lakin Türk havacılık sektöründeki firmalara nazaran THY çalışanları daha farklı konularda huzursuzdur. Bence bu üzücü tablonun yegane sebebi, Hava-İş’in son 10 Yıl içinde farklı stratejiler izlemesidir.
Sendika başkanları, işletme yöneticileri v.b.. kişiler lüks içinde yaşarken emektar işlerinin sorunlarıyla ilgilenmemek ve bu haksızlığa göz yummak , havacılık işçilerini sömürmekten başka ne olabilir ki..
Havacılık camiası içinde olan, havacılığa gerçekten gönül veren kim olursa olsun, adı ne olursa olsun elimizle, dilimizle, kalbimizle bu sömürü düzenine karşı mücadele etmemiz gerektiğini tekrar burdan altını çizerek vurgulamak istiyorum.
Göğsümüzü gere gere ”Türkiye son 10 yılda tüm dünyanın bütün tahminlerini altüst eden bir gelişmeyi başardı” diyebiliyorsak. Bu başarının arkasındaki kahramanlarada, göğsümüzü gere gere , alnı dik bir şekilde haklarını vererek ve sömürmekten kurtarmamız gerektiği inancındayım.
Cenâb-ı Hak, insanları kul hakkından nehyederek şöyle buyurur:
‘’Cenâb-ı Hakk’ın kullarına bahşettiği bir hakkı çiğnemek, büyük günahlardandır. Yüce Rabbimiz kendisine karşı işlenen hatâ ve günahları affettiği hâlde kul hakkını bunun dışında tutmuştur. Kul hakkını affetmeyi, zulme uğrayan kulunun irâdesine bırakmıştır. Dolayısıyla, herhangi bir kul hakkı sebebiyle tevbe edecek olan kişinin, evvelâ hakkını yediği kimseden helâllik alması şart koşulmuştur.’’
Evet, şimdi havacılık camiasında örnek bir babayiğit çıkıp, açıkça kul hakkı yediklerini, onları nasıl sömürdüklerini net bir şekilde anlatabilir mi? Korkusuzca , mertçe çıkıp tek tek çalışanlarından helallik istemeye yüzü tutabilecek mi? Umut ederimki, belki bir gün öyle bir babayiğit çıkar..
Kul hakkıyla öteki dünyaya gitmeyi Allah kimseye nasip etmesin…(AMİN)
Kul hakkından dünyada iken kurtulmanın yollarına bakmak lazımdır.
ALLAH bana her neyle gelirsen gel.. ama….kul hakkıyla gelme diyor..!
Selam ve Saygılarımla..
Bu yazım işçileri sömürenlere, çalıp çarpanlara hitaben yazılmıştır…