Geleceğin Dünyasını Kuracak Ülkelere
Yükselen Yıldız T Ü R K İ Y E Sürprizi
DÜNYAYI sarsan virüs, dijital çağın yeni dünya düzenini de kuruyor. Dünyada şu anda en büyük kavga, dijital çağın kontrolü kimde olacak noktasında yaşanıyor. Geleceğin dünyasını kurmak isteyen ülkeler arasında olağanüstü bir yarış var. Türkiye iddiaları, hazırlıkları ile bilginin ve zihnin sınırlarını zorlayarak dünyadaki yarışta başa oynuyor.
21. yüzyılda dünyamız erişilmez bir hızla yeni savaş modelleri dönemine giriyor. İnsanların yapay zeka ile kontrol edildiği, gittiği her yerde gözlem altında olduğu, teknolojik akvaryumun içine girdiği bir 21.yüzyıldan bahsediyoruz. Hiç kimsenin tahmin etmeyeceği bir dağ başına kurulan bir konteynırda ekranlara bakarak bir joistik ile yönetilecek insansız uçakların, dronların, tankların savaş gemilerinin, denizaltıların, helikopterlerin ve füzelerin koltuktan savaşı dönemi başladı.
Yapay Zeka
Yapay Zeka kavramını, ilk defa 1943 yılında, II Dünya Savaşı yıllarında, Kripto analizi gereksinmeleri ile üretilen bazı elektronik cihazlar için “Makineler de düşünebilir mi?” sorusu ile Alan Mathison ortaya atmıştır.
İngilizce AI artificial intelligence‘ın Tükçeye tercümesi olarak kullanılan Yapay Zeka, teknoloji dünyasında ise insan beyninin ve düşünme sisteminin kopya edilmesi veya bir bilgisayar programını insan gibi düşünebilecek hâle getirilmesi olarak da tanımlanabilir.
21. yüzyılın popüler konusu Yapay Zeka, insan eli ile yapılan makinelere ve bilgisayarlara veya bilgisayar kontrolündeki robotlara yüklenen sayısal bir akıl örneğidir. Yapay Zeka alanı, insan zekasının tanımlanabileceği ve bir makinenin bu zekayı taklit edebileceği fikrinden yola çıkılarak oluşturulmuştur. Yani bilgisayarın, insanlar tarafından gerçekleştirilen görevleri yerine getirmesini ve insanlar gibi düşünmesini sağlar.
İnsanoğlu yerine bir makine tıpkı bir insan gibi mantıklı kararlar verebilir mi? Duygusal bir varlık olan insan bulunduğu duruma adapte olup sorunlara çözüm üretirken, duygusal engellere takılabilir. Bu da düşünme, karar verme, problem çözme ve çözümü uygulama süreçlerini olumsuz etkiler. Halbuki duygusal yıpranma ihtimali olmayan bir makine ya da yazılım; elektrik bağlantısı ve fiziksel gerekliliklerin sağlanması halinde her türlü şart altında aynı verimlilkle çalışabilir. Yapay Zekayı ihtiyaç haline getiren bir başka neden de insan kaynaklarının yetersiz oluşu, insanın bir alanda uzmanlaşması ve uzmanlığını yeni bir kişiye aktarması için uzun yıllara ihtiyaç duyulmasıdır.
Yapay Zeka ve Sürü Dronlar
Sürü dron’lar, hafif ve küçük çaptaki dron gruplarının birbirleriyle sürü zekası yazılımları ile haberleşerek belli bir amaca yönelik olarak mobilize edilmesidir. Sürü zekasının iyi bir biçimde uygulanabilmesi için sürünün her üyesinin çevreyi sürekli tarayarak kritik durumları sürüye anında iletmesi gerekir. Birimlerden birindeki herhangi bir kopukluk ya da ihmal bilgi akışını keser ve tehditlere karşı önleyici eylemler yapılmasını engeller. Tehdidin doğru zamanda tespit edilmesi ve sürünün geri kalanına iletilmesi bu farkındalık ile sağlanır.
İnsansız, otonom sistemler, son 10 yılda ciddi bir dönüşüm yaşadı. Süreklilik arz eden, zorlu ve tehlikeli görevler için insansız sistemler önceliğe alındı. Dron teknolojisi, dünya genelinde tarımdan savunma sanayisine kadar kendine çok geniş bir yelpazede görev alanı buldu. İnsansız hava aracı kavramı, düşük radar izine sahip türbin motorlu platformlardan, havadan hafif hava araçlarına kadar pek çok sistemi içine alıyor.
Sürü Dronların Askeri Uygulamaları
Sürü zekası uygulama alanlarına göre benzeşmekte veya farklılaşmaktadır. Askeri uygulamalarda sürü zekasına ilişkin farkındalık ve özerklik en kritik prensiplerdir.
Savunma sanayinde sürü zeka uygulamalarında sürü dronlar, kısa bir zaman aralığında başlayan ve biten ve doğrudan taktik bir amaca yönelik bir uygulamadır. Burada sürünün amacı kendi yok olma pahasına hedefi imha etmektir. Sürü dronlar ve Yapay Zeka destek sistemlerinin en üst düzey akıllı bombardıman olanaklarını sunacağı değerlendirilmektedir.
Türkiye İHA’da Oyun Kurucu
Savunma sanayisinde adından sıkça söz edilen sürü İHA sistemleri, donanım maliyetlerinin düşüklüğü, düşman kuvvetleri tarafından zor tespit edilme, büyük platformlara karşı asimetrik tehdit oluşturma gibi avantajlar sağlıyor. Bu sayede tek bir platformun uzun sürede gerçekleştireceği görevler daha kısa sürede tamamlanabiliyor, tehlikeli bölgelerde insan hayatını riske atmadan görevler yerine getirilebiliyor.
Birçok ülke bu teknolojiyi simülasyon ortamında denerken, Türkiye yurtiçi ve yurtdışında gerçekleştirilen operasyonlarda sürü teknolojisinden yararlanan ender ülkelerden biri olmuştur. Türkiye, sürü İHA sistemleri konusunda çeşitli projeler yürütüyor ve bu teknolojinin gelişmesini destekleyen etkinliklere imza atıyor.
İHA’lar başta olmak üzere, insansız hava sistemlerinin tedariki için devletlerin, gelecek 10 yılda 80 milyar Dolar’ın üstünde para harcayacağı tahmin ediliyor. SİHA geliştirme ve üretim kabiliyetine sahip altı ülke içerisinde bulunan Türkiye de geliştirdiği askeri amaçlı milli İHA’lar ile 25 milyar Dolar‘ı aşması beklenen küresel pazarda yeni oyuncu olarak öne çıkıyor. Terminolojide dron olarak yer bulan İHA’ları ticari ve askeri olarak ikiye ayırmak mümkün. Yapılan araştırmalar her iki pazarın da oldukça dinamik olduğunu gösteriyor.
Türkiye’nin Sürü Dron Çalışmaları
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ilk teslimatı 2018 yılı sonunda yapılan otonom Döner Kanatlı Vurucu İHA KARGU, asimetrik harp veya anti-terör alanlarında kullanılmak üzere tek er tarafından taşınabilen, otonom veya uzaktan kumanda ile çalışabilen,özgün gömülü ve gerçek zamanlı görüntü işleme ve derin öğrenme algoritmalarıyla sabit veya hareketli hedeflere karşı etkin olarak kullanılabilen keşif, gözetleme ve küçük ölçekli tehditleri etkisiz hale getirebilen bir milli İHA çözümüdür.
Sürü İHA’lar Yapay Zeka Desteği İle Akıllanıyor
Geleceğin harekat ortamına Yapay Zeka destekli sürü İHA kabiliyetinden sonra, GPS olmayan ortamda küresel konumlamadan bağımsız Otonom Seyrüsefer Sistemi KERKES Geliştirme Projesi Projesi kapmasında geliştirilen Döner Kanatlı Vurucu İHA KARGU‘nun patlayıcı taşıyan, sensörlerden alınan veri ve görüntüler işlenerek konum kestirimi yaparak Yapay Zeka ve derin öğrenme teknikleriyle tespit edilen hedeflerin hassasiyetle vurması mümkün olmaktadır. Uçak ve diğer platformlardan atılan İHA sürüleri ile, elde edinilen görüntüler ile insan gözünden kaçabilecek unsurlar Yapay Zekan’ın da desteğiyle tespit edilerek çoklu taarruz yeteneği kazanılmaktadır.
Kamikaze Dron’lar Sürü Halinde Hareket Eden Mini İhalardır.
Oldukça düşük maliyetler ile üretilebilen, görece boyut olarak küçük, oldukça hızlı olan bu araçlar, harp alanlarından anlık olarak veri toplama, veriyi işleme ve bu işlem sonucunda ortaya çıkan duruma göre hareket etme kabiliyetine sahiptir. Yapay Zeka sayesinde bu araçlarla sürü halinde harekât, aynı anda birçok sistemin, tamamen otonom ve birbiriyle koordineli olarak hareket etmesi mümkün olmaktadır.
Günümüzde Yapay Zekayla artırılan otonomi seviyeleriyle yüksek akıllı ve sürü zekasına sahip İHA’ların asimetrik harp sahasında etkin ve önemli bir kuvvet çarpanı olarak olarak kullanımı söz konusu olmaya devam etmektedir.
Geleceğin Dünyasını Kuracak Ülkelere Yükselen Yıldız TÜRKİYE Sürprizi
20 yıl önce ülkemizin İnsansız Hava Araçları (İHA) alanındaki konumunu düşünürsek, uzaya yönelik çalışmalarda da başarılar elde etme şansımızın yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşunun ilk yıllarında başlayan ve 50’li yıllara kadar olan dönemde Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nün (ICAO) kurucu üyesi olmuştur. Daha sonraları uçak tasarlayıp, üretmekten tamamen koptuk. Havacılık sektöründe yeniden varoluş sürecimiz ise İHA’larla başladı. Dijital çağda İHA üretmek için birçok sektör disiplinini bir araya getiren ülkemiz bunu başardı ve caydırıcı güç anlamında SİHA ve İHA’lar ile önemli bir oyun değiştirici rolü de üstlenmeye başladı.
Türkiye Uzay Ajansı (TUA), “Milli Uzay Programı” ile yolculuğuna başlaması ülkemiz için önemli bir dönüm noktasıdır.
Türkiye geçtiğimiz 15 yıl içinde uzaya yönelik hazırlık ve çalışmalarına başlamıştır. Türk Havacılık Ve Uzay Sanayi AŞ (TUSAŞ) uzaya yönelik yaptığı yatırımlar yapmaktaydı. Uzay alanında dünyada çok az sayıda gelişmiş ülkenin sahip olduğu Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi (USET) TUSAŞ’da bulunuyor.
GÖKTÜRK-1 Programı kapsamında TUSAŞ’ın Ankara’daki tesislerinde yer alan bu merkez dünyada az görülür bir örnek olarak faaliyetlerine başlamıştır.
Türkiye Uzay Ajansı TUA, uzay ve havacılık bilimi ve teknolojilerinin gelişimini ve yaygınlaştırılmasını destekleyici nitelikte finans, hukuk, yönetim, işletme, pazarlama ve benzeri konularda çalışmalar yapan, Türkiye’nin uzaya yönelik hak ve menfaatlerinin korunması ve güvence altına alınması için ulusal ve uluslararası kuruluşlarla koordinasyonu yürüten devlet kuruluşu olarak tanımlanıyor.
Türkiye’nin Uzay Yolculuğundaki Hedefleri
Buna göre 2023’te Ay’a roket fırlatılacak. İlk Türk astronotu bilim misyonuyla uzaya gönderilecek.
Türkiye Uzay Ajansı’nın açıklanan 10 hedefi şu şekilde:
• Ay görevi: Cumhuriyet’in 100ncü 2023 yılında Ay’a Dünya yörüngesinde ateşlenecek milli ve özgün hibrit roketle Ay’a sert iniş gerçekleştirilecek.
• Yerli uydu: Yeni nesil uydu geliştirme alanında dünya ile rekabet edebilecek ticari bir marka ortaya çıkarılacak. Devlet ve şirketler bu alana yönlendirilecek, teknoloji, marka ve yatırım alanında küresel ölçekte atılımlar yapılacak.
• Bölgesel konumlama: Türkiye’ye ait bölgesel konumlama ve zamanlama (navigasyon) sistemi geliştirilecek.
• Uzay limanı: Uzaya erişimi sağlamak amacıyla bir uzay limanı işletmesi kurulacak.
• Uzay havası: Uzay havası veya Uzay meteorolojisi olarak tabir edilen alana yatırım yapılarak uzaydaki yetkinliklerimiz arttırılacak.
• Uzay nesneleri: Türkiye, astronomik gözlemler ve uzay nesnelerinin yerden takibi konularında daha ileri bir konuma getirilecek.
• Uzay sanayii: Uzay alanında sanayi kümelenmesi ile entegre çalışmalar yürütülecek.
• Uzay teknolojileri geliştirme bölgesi: ODTÜ ile birlikte yerli ve yabancı yatırımcılarla ev sahipliği yapacak bir uzay teknoloji geliştirme bölgesi kurulacak.
• Uzay farkındalığı: Uzay alanında etkin ve yetkin insan kaynağını geliştirmek amacıyla uzay farkındalığı oluşturulacak. Net olarak tanımlanmış alanlarda yüksek lisans ve doktora bursları verilecek. Ulusal, uluslararası yaz okulları, kurslar ve çalıştaylar organize edilecek.
• TÜRK Astronot: Bir Türk vatandaşı, bilim misyonuyla uzaya gönderilecek.
Kamuoyuna açıklanan Milli Uzay Programı ve 2023‘te Ay’a İniş hedefi; ülkemiz adına umut ve moral verici bu açıklama Türkiye’nin yeni küresel çağa uyum sağladığının da göstergesidir.
2018 yılında kurulan Türkiye Uzay Ajansı, Milli Uzay Programı’nın sorumluluğunu ve koordinasyonunu yürütme göreviyle karşı karşıyadır. Türkiye, kendi uydularını üretecek bilimsel ve teknik altyapıya, insan gücüne erişme doğrultusunda önemli gelişmeler sağlamıştır. Türkiye yer gözlem ve telekomünikasyon uyduları yörüngeye konuşlandırılmaktadır. Ancak acil olarak yeni siber uzay ve siber strateji çalışmaları yürütecek yeni kurumların kurulması da elzem hale gelmiştir.
Milli Savunma Bakanlığımıza bağlı Siber Savunma ve Uzay Kuvvetleri Komutanlıkları ile Cumhurbaşkanlığına bağlı bir Siber Güvenlik Teşkilatının kurulması gerekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yeni dönemin bir zorunluluğu olarak, oluşan yeni güvenlik alanında caydırıcı, güçlü ve etkili olabilmek için gerekli yapısal ve kurumsal düzenlemeleri hayata geçirmek durumundadır
Sağlıcakla kalın..