Telefonun ardındaki ses
Geride kalan Ramazan Bayramı’nda bir çoğunuzun uçak yolculuğu yaptığını sanıyorum. Elbette, bu kadar pratik ve zamandan tasarruf yapan bu yolculuğunuzun gerçekleşmesinde paranızın karşılığını aldığınızı umuyoruz. Bazen küçük bir aksilik anında “Haram olsun verdiğim para” diye sızlandığınız olur. Bu sizin en doğal hakkınızdır. Hakkınızı aramak ve verdiğiniz paranın tam karşılığını almak istemenizi anlayışla karşılıyoruz.
Ülkemizde en büyük havayolu yolcu taşıma şirketi Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı’dır. Önceleri Turkish Airlines, şimdilerde ise sadece Turkish markasıyla uçak bu şirketin bir de alt markası Anadolu Jet vardır. Şirket, büyüdükçe bir takım sorunlar da beraberinde gelmektedir. Teknik departmanını Teknik A.Ş adıyla ayıran THY’nin başı yine ağrıyor. Çağrı Merkezi’nde çalışan 550 işçinin işten çıkarılma durumuna yetkili sendika el atmıştır ve bu konuda kamuoyunu duyarlı olmaya çağırmaktadır.
Sivil havacılık alanında faaliyet gösteren ve kısa adı Hava-İş olan Türkiye Sivil Havacılık Sendikası bu işyerlerinde örgütlüdür. Avrupa Birliği’ne girmek için gayret sarfeden devletin, iş hayatındaki AB kriterlerini gözardı etmesi elbette hoş olmasa gerek.
Bayramda, Hava- İş deyim yerindeyse ayaktaydı. Çünkü THY’nin bu tutumu onları çileden çıkarmıştı. Devlet büyüklerine ve kamuoyuna yaptıkları açıklamaya göz atmakta yarar var. Bakın Hava-İş neler diyor:
“Sendikamız THY’de 10 bine yakın işçi adına da halen toplu iş sözleşmesi imzalamış sendika olarak bu işyerinde yetkili tek sendikadır. Bilindiği gibi ulusal havayolumuz THY A.O, 3 farklı tarihte yapılan halka arz sonrası kamu hisseleri toplam hisse oranı içinde %50 payın altına düştüğünden kamu niteleğini yitirmiş, ancak Özelleştirme Kanunu’nda belirtilen stratejik kuruluşlar arasında bulunduğundan, kalan kamu hisseleri ile birlikte 1 adet imtiyazlı C grubu hissenin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı üzerine kayıtlı olması ile ana sözleşmesindeki hükümler çerçevesinde “yönetim açısından” halen kamu kuruluşu gibi hareket etmektedir.”
Evet, bu sözlerde büyük doğruluk payı vardır. THY, özel midir, yoksa kamu kuruluşu mudur? Bunun artık netleşmesi gerekmez mi. Hava-iş doğru bir soru soruyor ve haklı olarak cevap bekliyor. Kamu kuruluşu gibi hareket ederek ve bunun arkasına sığınarak bazı konularda haksız tavırlar sergileyen THY’nin her alanda olduğu gibi işçi haklarında da Avrupalı gibi davranması gerekmektedir. Star Alliance’a üye olmak işçi haklarını da korumakla tam mümkündür.
Sendika devam ediyor ” Mevcut THY A.O yönetiminin aldığı önemli kararlar kamu denetiminde değildir. Ulusal havayolumuz THY A.O son 5 yıl içinde izlediği büyüme stratejileri ile uçulan noktalar, uçulan noktalara yapılan sefer sayıları ve filodaki uçak sayısı yönünden %30’ları bulan önemli bir büyüme trendi oluşturmuştur. Bu büyüme trendi oluşturulurken personel sayısında çok önemli bir artış olmamış, ayrıca emekliliği gelen önemli sayıda personel emekli olduğundan veya “re’sen emekli edildiğinden” personel verimliği de olağanüstü boyutlarda artmıştır. Ancak yukarıda arz ettiğimiz gibi THY A.O şirket yönetimi, kamusal denetimlerin kalmamasının yarattığı uygun koşullar çerçevesinde, günübirlik, çalışanların haklarını derinden olumsuz etkileyecek kararlar almaya başlamıştır. Son olarak THY A.O’nun Anadolu’nun tümüne yayılmış ve marka olmasının yegâne nedeni olan Bodrum, Dalaman, Erzurum, Kayseri Diyarbakır, Malatya, Batman, Trabzon vb bir çok ildeki satış müdürlüklerindeki işleri ihaleyle başka firmalara yaptırmaya başlaması ve bu kısımlardaki personelin kış günü çocuklarını, ailelerini parçalayarak İstanbul’a tayin edilmeleri bunun en önemli örneklerindendir. THY Yönetimi en son olarak ise yine akıl almaz bir kararla ülkemizin en iyi çağrı merkezi ödülünü almış İstanbul’daki THY Çağrı Merkezini kapatma, işleri ASSİSTT ve VODATECH firmalarına devretme kararı almıştır. Bu kararla bu merkezde çalışan 550’ye yakın çalışan işsiz kalacaktır. THY yönetimi bu olayın da sosyal boyutunu hiç gözetmemiş, ne sendika ne de çalışanlara alınan kararla ilgili bilgi vermemiş sadece kabaca “bu işyerini kapattım” demiştir.
THY A.O yönetimi bu uygulamaları basitçe rekabet/maliyetin doğal sonucu gibi lanse etmektedir. Ancak mevcut THY personeli bu işleri, en az sayıda kişiyle yılların deneyimi ve birikimi ile yapmaktadır. Yani bir kısım insanımız işsiz bırakılırken daha kötü koşullarda bir başka insanlar işi yapmaya zorlanacaktır.”
Hava-İş kökleşmiş ve kurumsallaşmış THY kimliğinin korunması ve eğitimli deneyimli personelin işe devamlarının sağlanması amacıyla THY A.O Yönetim Kurulunca alınan bu kararın geri alınması yönünde kamuoyundan destek bekliyor. Bu destek ne yazık ki henüz verilmiş değil. Halkımızın bazı olayları hiç bilmediğini ve görmediğini söylemek doğru bir sözdür. Çünkü yaygın medya ve yöneticileri ne yazık ki kendi sorunlarına ayırdıkları yazıların yüzde birini çalışanlar için ayırmıyor. Birilerinin Call center, bizim ise Çağrı Merkezi diye adlandırdığımız ve işyerlerindeki arkadaşlara, yani telefonun ardındaki sese kulak vermek insan olarak hepimizin sorumluluğudur.
Ülkemizde en büyük havayolu yolcu taşıma şirketi Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı’dır. Önceleri Turkish Airlines, şimdilerde ise sadece Turkish markasıyla uçak bu şirketin bir de alt markası Anadolu Jet vardır. Şirket, büyüdükçe bir takım sorunlar da beraberinde gelmektedir. Teknik departmanını Teknik A.Ş adıyla ayıran THY’nin başı yine ağrıyor. Çağrı Merkezi’nde çalışan 550 işçinin işten çıkarılma durumuna yetkili sendika el atmıştır ve bu konuda kamuoyunu duyarlı olmaya çağırmaktadır.
Sivil havacılık alanında faaliyet gösteren ve kısa adı Hava-İş olan Türkiye Sivil Havacılık Sendikası bu işyerlerinde örgütlüdür. Avrupa Birliği’ne girmek için gayret sarfeden devletin, iş hayatındaki AB kriterlerini gözardı etmesi elbette hoş olmasa gerek.
Bayramda, Hava- İş deyim yerindeyse ayaktaydı. Çünkü THY’nin bu tutumu onları çileden çıkarmıştı. Devlet büyüklerine ve kamuoyuna yaptıkları açıklamaya göz atmakta yarar var. Bakın Hava-İş neler diyor:
“Sendikamız THY’de 10 bine yakın işçi adına da halen toplu iş sözleşmesi imzalamış sendika olarak bu işyerinde yetkili tek sendikadır. Bilindiği gibi ulusal havayolumuz THY A.O, 3 farklı tarihte yapılan halka arz sonrası kamu hisseleri toplam hisse oranı içinde %50 payın altına düştüğünden kamu niteleğini yitirmiş, ancak Özelleştirme Kanunu’nda belirtilen stratejik kuruluşlar arasında bulunduğundan, kalan kamu hisseleri ile birlikte 1 adet imtiyazlı C grubu hissenin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı üzerine kayıtlı olması ile ana sözleşmesindeki hükümler çerçevesinde “yönetim açısından” halen kamu kuruluşu gibi hareket etmektedir.”
Evet, bu sözlerde büyük doğruluk payı vardır. THY, özel midir, yoksa kamu kuruluşu mudur? Bunun artık netleşmesi gerekmez mi. Hava-iş doğru bir soru soruyor ve haklı olarak cevap bekliyor. Kamu kuruluşu gibi hareket ederek ve bunun arkasına sığınarak bazı konularda haksız tavırlar sergileyen THY’nin her alanda olduğu gibi işçi haklarında da Avrupalı gibi davranması gerekmektedir. Star Alliance’a üye olmak işçi haklarını da korumakla tam mümkündür.
Sendika devam ediyor ” Mevcut THY A.O yönetiminin aldığı önemli kararlar kamu denetiminde değildir. Ulusal havayolumuz THY A.O son 5 yıl içinde izlediği büyüme stratejileri ile uçulan noktalar, uçulan noktalara yapılan sefer sayıları ve filodaki uçak sayısı yönünden %30’ları bulan önemli bir büyüme trendi oluşturmuştur. Bu büyüme trendi oluşturulurken personel sayısında çok önemli bir artış olmamış, ayrıca emekliliği gelen önemli sayıda personel emekli olduğundan veya “re’sen emekli edildiğinden” personel verimliği de olağanüstü boyutlarda artmıştır. Ancak yukarıda arz ettiğimiz gibi THY A.O şirket yönetimi, kamusal denetimlerin kalmamasının yarattığı uygun koşullar çerçevesinde, günübirlik, çalışanların haklarını derinden olumsuz etkileyecek kararlar almaya başlamıştır. Son olarak THY A.O’nun Anadolu’nun tümüne yayılmış ve marka olmasının yegâne nedeni olan Bodrum, Dalaman, Erzurum, Kayseri Diyarbakır, Malatya, Batman, Trabzon vb bir çok ildeki satış müdürlüklerindeki işleri ihaleyle başka firmalara yaptırmaya başlaması ve bu kısımlardaki personelin kış günü çocuklarını, ailelerini parçalayarak İstanbul’a tayin edilmeleri bunun en önemli örneklerindendir. THY Yönetimi en son olarak ise yine akıl almaz bir kararla ülkemizin en iyi çağrı merkezi ödülünü almış İstanbul’daki THY Çağrı Merkezini kapatma, işleri ASSİSTT ve VODATECH firmalarına devretme kararı almıştır. Bu kararla bu merkezde çalışan 550’ye yakın çalışan işsiz kalacaktır. THY yönetimi bu olayın da sosyal boyutunu hiç gözetmemiş, ne sendika ne de çalışanlara alınan kararla ilgili bilgi vermemiş sadece kabaca “bu işyerini kapattım” demiştir.
THY A.O yönetimi bu uygulamaları basitçe rekabet/maliyetin doğal sonucu gibi lanse etmektedir. Ancak mevcut THY personeli bu işleri, en az sayıda kişiyle yılların deneyimi ve birikimi ile yapmaktadır. Yani bir kısım insanımız işsiz bırakılırken daha kötü koşullarda bir başka insanlar işi yapmaya zorlanacaktır.”
Hava-İş kökleşmiş ve kurumsallaşmış THY kimliğinin korunması ve eğitimli deneyimli personelin işe devamlarının sağlanması amacıyla THY A.O Yönetim Kurulunca alınan bu kararın geri alınması yönünde kamuoyundan destek bekliyor. Bu destek ne yazık ki henüz verilmiş değil. Halkımızın bazı olayları hiç bilmediğini ve görmediğini söylemek doğru bir sözdür. Çünkü yaygın medya ve yöneticileri ne yazık ki kendi sorunlarına ayırdıkları yazıların yüzde birini çalışanlar için ayırmıyor. Birilerinin Call center, bizim ise Çağrı Merkezi diye adlandırdığımız ve işyerlerindeki arkadaşlara, yani telefonun ardındaki sese kulak vermek insan olarak hepimizin sorumluluğudur.
MUSA ALİOĞLU
Havai Hatlar
Havai Hatlar