19 Aralık 2008 günü Dubai’ye gitmek üzere Atatürk Havalimanı’na gittim. Uçağın kalkmasına 1.5 saat kala tuvalete gittim. Tüm kabinler doluydu. Bir görevlinin bana bakarak eliyle cinsel organını okşadığını gördüm. İrkildim ve beklemeden çıktım.
Bir süre sonra tekrar tuvalete girmeye karar verdim. Aynı görevli oradaydı ve bana ‘İ….., erkekler tuvaletine giremez, sen özürlü tuvaletine gir’ dedi. Bu laf karşısında hayatım simsiyah oldu. O anki refleksle özürlü tuvaletine girdim. Adam arkadan kapımı açtı. Artık iş çığrından çıkmıştı, polis çağırdım. İfade verdim. İş uzayınca uçağı kaçırdım.

‘Tuvaletin kapısını açtım. Elinde sigarayla, çakmak vardı’ demiş. Takıldığım nokta şu: Tuvaletin kapısını nasıl açar? Avukatım, karşı taraf ifadesini ‘O bana yaltaklandı’ şeklinde değiştirebileceğini söyledi.
Türkiye’nin zihniyeti bu olmuş. 80’lerde saçlarım tıraşlanarak zührevi hastalıklar hastanesine götürüldüm. Trene konulup, Eskişehir’e sürüldüm. Kırmızı ‘Converse’ pabuçlarım var diye Selimiye’ye aldılar. Bu ülke bana ne yapmaya çalışıyor? Artık  Türkiye Cumhuriyeti’nden bir özür bekliyorum.

Mücadelemi sonuna kadar götüreceğim. Türk adaletine güveniyorum.  Fakat bu bende korku yaratırsa ‘lazımlık’ ile seyahat ederim ve havalimanın ortasını kullanırım. Ülkemi seviyorum. Düşündüğüm dilde savaşırım ve sevişirim. Yine omuzlarım dik olacak. 

 
 ‘Zekam’ rahatsız ediyor
İnsanları neden rahatsız edebiliyor olabilirsiniz?
Zekam ve bilgim nedeniyle… Rezil olurum ya da rezil ederim. Terziyim. Doğru söyleyen dokuz köyden kovulur derseniz, doğrudur. 10’ncu köyde ikamet ediyorum. Herkes her yerden kovulacağına göre, hepsi benim etrafıma gelirler.