Geçtiğimiz günlerde basında çıkan haberlere göre yetkililer, İstanbul Atatürk Havalimanı (AHL) Kargo tesislerini gözden çıkarmış görünüyor. Buna göre AHL Dış Hatlar Terminal Binası, 24 Mayıs 2006’da çıkan yangında kullanılamaz hale gelen ve şu an boş bir alan olarak duran C Terminali Kargo Binası’na doğru uzatılacak. Yapılacak genişletme çalışmaları sonunda 268 bin metrekarelik Dış Hatlar Terminali’ne 17 bin metrekare eklenecek ve terminal 285 bin metrekareye genişleyecek. Terminalin 23 olan körük sayısı 6 ilave ile 29’a, yıllık 20 milyon olan yolcu kapasitesi de 30 milyona çıkacak. Artan yolcu talebine paralel olarak yoğunluğun yaşandığı İç Hatlar Terminali’nin kapasitesi de yeni yolcu körükleriyle arttırılacak. Atatürk Havalimanı’ndaki 7 bin 500 araç kapasitesi otoparkta genişletme çalışmaları kapsamında büyütülecek. Atatürk Havalimanı VIP Salonu da yeni binaya taşınacak. VIP salonu daha büyük ve daha konforlu olacak.
Basındaki haberlerde yolcu terminalinin genişletilmesinin sevinçle karşılandığı anlaşılıyor. Ancak bu konuda kamuoyuna bir gerçeği hatırlatmakta fayda var. Bu gerçek Türkiye’nin en büyük hava kargo merkezinin büsbütün tesisten yoksun hale getirilmesinin planlanmasıdır.
Türkiye’de uluslararası hava kargo sevkıyatlarının yapıldığı başlıca 8 hava limanı arasında en büyük payı İstanbul Atatürk Havalimanı (AHL) alıyor. 2007 yılında Türkiye’den havayolu ile ihraç edilen yaklaşık 1 milyon ton resmi rakamlara göre eşyanın %70’i, ithal edilenin ise %69’u AHL’de elleçlendi. Ancak sektör profesyonellerine göre bu rakam gerçekleri yansıtmıyor. Zira sözü edilen bir milyon ton kargoya maalesef ticari olmayan ‘bagaj’ da dahil. Elleçlenen ticari eşya miktarının yaklaşık 320 bin ton civarında olduğu tahmin ediliyor. Bunun yaklaşık 280 bin tonu yani yüzde 87’si Atatürk Hava Limanı kargo tesislerinde elleçleniyor. AHL kargo tesislerini gözden çıkarıldığında neler olacağını tahmin etmek için bu rakam sizce yeterli değil mi?
Belki de bazıları bu rakamı yetersiz buluyordur. Öyle ya sadece Frankfurt Hava Limanı kargo tesislerinde bir yılda elleçlenen kargo miktarı 3 milyon tonu aşıyor. Rakamlar küçük olabilir ama bunun belli başlı sebepleri vardır.
Hava kargo taşımacılığı taşıma türleri arasında en pahalı taşıma türüdür, kargo uçağı bile olsa uçakların kapasitelerinde belli kısıtlamalar vardır vb. Bunların hepsini öne sürmek mümkündür. Ama unutulmaması gereken iki önemli husus var. Birincisi hava kargonun niteliğine ilişkin. Dünyada olduğu gibi hava kargo değerli kargodur. Diğer taşıma türleri (deniz, kara, demiryolu) ile taşınması riskli kargolar, havayolu ile taşınması elzemdir. Ayrıca hava kargo sürattir. İkinci husus ise zaman kaybına tahammülü olmayan yükler tekstil numuneleri, acil oto veya makine yedek parçaları, insani yardım malzemesi vb.’nin havayolu ile taşınması gerektiğidir. Örneğin hava kargoya ilişkin yabancıların en çok şaşırtan olgu ülkemizden havayoluyla taşınan eşya listesinin başında tekstil ürünleri gelmesidir. Elbette bunun sebebi, tekstilcilerimizin, özellikle yeni sezon numunelerini acilen alıcılarına yetiştirme (yetiştirilmediği takdirde büyük maddi kayıplar söz konusu olacaktır) telaşının etkisi büyüktür.
Şimdi bu iki önemli olguya baktığımız zaman taşınan miktar az görünse de hava kargodan vazgeçemeyeceğimiz anlaşılmaktadır. Hava kargo taşımacılığının ekonominin küreselleştiği, pazarlara ulaşmada günlerin değil artık saatlerin önem taşıdığı dünyada olduğu gibi Türkiye ekonomisi için de büyük önem taşımaktadır.
Ulaştırma Bakanlığı’nın, 2006 yılındaki yangından sonra, hava kargonun Çorlu Havalimanı’na kaydırılacağı yönünde açıklamaları olmuştu. UTİKAD olarak bu yöndeki açıklamalara ilk etapta büyük tepki göstermiştik. İtirazımızın ana sebebi, hava kargo taşımalarını, yolcu taşımalarından ayırmanın pratik imkânsızlığı idi. Çorlu Havalimanı, kargo uçaklarının iniş ve kalkışları açısından da kısıtlı bir havalimanıdır. Aynı zamanda bu uçaklar ülkemizde elleçlenen hava kargonun çok küçük bir bölümünü taşımaktadır. Ayrıca acentelerimizin, maliyetlere son derece hassas olan müşterilerinden,
Ancak geçen süre zarfında, Tekirdağ Valiliği öncülüğünde, Çorlu bölgesini ülkemizin önemli bir lojistik merkezi haline getirecek bir proje hazırlanmış ve projenin hayata geçirilmesi için ciddi adımlar atılmıştır. Bu projeye göre Çorlu Havalimanı yakınlarına 1500 dönüm arazi üzerine bir lojistik merkez kurulacak ve bu merkeze, Tekirdağ Akport ve inşası planlanan Asyaport konteyner limanlarına demiryolu bağlantısı sağlanarak, TEM otoyolu bağlantısı ile birlikte merkezin bütün ulaşım türlerine rahat erişimi tesis edilecek.
Bu plan doğrultusunda merkezin inşası için TOKİ ile anlaşma sağlandığını, Tekirdağ limanlarına demiryolu bağlantısı inşasının da hızla sürdüğünü memnuniyetle görmekteyiz. İstanbul’da lojistik altyapının, hızlı şehirleşme ve artan arsa ve inşaat maliyetler nedeniyle iyileştirilmesinin son derece güç hale geldiği göz önüne alındığında, kombine taşımacılık imkânlarına sahip, İstanbul’a yakın bir lojistik merkezin sektörümüz açısından son derece verimli bir gelişme olacağı düşüncesindeyiz. Bu cihetle, UTİKAD, projenin desteklenmesine karar verdi. Bu karar doğrultusunda Yönetim Kurulu üyelerimiz, Tekirdağ Valiliği’nin ziyaret etmiş, valilik öncülüğünde düzenlenen bilgilendirme ve istişare toplantılarına katılarak desteğini göstermiştir.
Ancak yukarıda açıkladığımız sebeplerden ötürü Çorlu’da bir Hava Kargo merkezi kurulsa bile AHL’de kargo operasyonları sürmek zorunda. Bu özellikle zaman kaybına tahammülü bulunmayan yükler için bir zorunluluk. Ama mevcut koşullarda AHL’de bunu sürdürmenin mümkün olmadığı da görülüyor. Çünkü zaten özel antrepoları tam randımanlı çalışmıyor ve altyapı tesisleri yetersiz kalmış durumda. Yangında yanan antrepolara geçici olarak yer tahsis edildi ama antrepo işletmeleri bu geçici mekanlarda geleceklerinin ne olacağını kestiremiyorlar.
Hava kargo sektörüne AHL’de bir gelecek planı sunulması gerekiyor. Hal böyleyken, AHL yolcu tesislerinin genişletileceği haberlerinin kamuoyuna yansıması hava kargo sektörümüz açısından son derece üzücü ve düşündürücüdür.
Başta Ulaştırma Bakanlığı, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ve Devlet Hava Meydanları işletmesinin acilen şu soruyu yanıtlaması gerekiyor: Atatürk Hava Limanı’nda kargo operasyonları tamamen gözden çıkarılmış mıdır? Plan bu ise kargo operasyonları nerede ve ne şekilde gerçekleştirilecektir?
Sektörümüzün geleceğini görmesi için yukarıdaki soruların yanıtlarına ihtiyacı vardır.