Konferans sonrasında yaptığımız görüşmede günümüzde savunma harcamalarından çok, “asimetrik tehlike” olarak adlandırılan rekabet gücündeki farklılıkların öne çıkmasına vurgu yapan Kronenberg, sorularımıza şu yanıtları verdi.
Ekonomist: Havacılık endüstrisinin dünya çapında söz sahibi en köklü ve etkin firmalarından birisiniz. Gelecek öngörüleriniz ışığında sektörün mevcut durumunun genel bir değerlendirmesini yapabilir misiniz?
Mark Kronenberg: Boeing savunma sistemlerinde kârımızın yüzde 20"si uluslararası müşterilerimizden geliyor. Bölgelere dağılımında ise, Asya Pasifik bölgesi son 10 yılda en önemli bölgelerden biri oldu ve önümüzdeki 10 yılda da bu durumun devam edeceğini, rakamsal olarak kârımızın yüzde 40-42"sini bu bölgeden beklediğimizi söyleyebilirim.
En dikkat çekici büyüme hangi ülkelerde görülüyor?
Kronenberg: Hindistan"ın yükselişi dikkat çekici. Son beş yılda bizim dışımızda örneğin PAI gibi şirketler ve birçok ABD"li şirket daha Hindistan pazarındaki varlıklarını güçlendirmişlerdi. Önümüzdeki dönemde bu ülkede yıllık yüzde 9 büyüme bekliyoruz. Ayrıca Kore, Japonya ve Avustralya da bizim önemli müşterilerimiz olmaya devam edecek. Orta Doğu ülkeleri ise 1980"lerin sonu, 1990"ların başlarından itibaren ürün talep platformlarını çeşitlendirdiler. Körfez Bölgesi ve Suudi Arabistan"da eski filoları yenilemeye yöneldi ve bu anlamda gelişen bir piyasa var. Orta Doğu"da gelecek beş yılda su taşıtları, savaş uçakları, PA ve C17 uçaklarında ciddi bir talep artışı bekliyoruz.
Peki kâr açısından?
Kronenberg: Orta Doğu gelecek beş yılda ikinci en önemli bölgemiz olan Avrupa"nın yerini alacak gibi görünüyor. Kârımızın yüzde 20-25"ini bu bölgeden sağlamayı öngörüyoruz.
Bu tabloda Türkiye"nin yeri ne olacak?
Kronenberg: Türkiye Avrupa bölgesinde ve bu bölgenin en güçlü pazarlarımızdan biri olmaya devam edecek. Son dönemde borç krizlerinden dolayı bazı endişeler oluşsa da hala önemli bir pazarımız. Belki yeni ürün platformları oluşmayacak, ama güçlülüğünü koruyacak. Yalnızca Boeing"e değil, diğer ürün taleplerine de bakmak gerekiyor. Örneğin İngiltere"de gelecek 30 yılda CH-47 modeline talebi desteklersek, önümüzdeki 5 yılda bize geri dönüşü olacak. Kar, tüm pazarın gelişmesine katkıda bulunduktan sonra gelir. F16"ları da öncelikle ABD pazarında yayılmasını sağlamış, daha sonra dünyaya dağıtmıştık.
Temel olarak hangi alanlarda ortaklık arayışındasınız?
Kronenberg: İşbirliği yaptığımız temel destek alanları lojistik, eğitim, model geliştirme ve modifikasyon. Ancak Boeing birçok pazarda bu ortaklıklarda lider konumunu tercih etmiyor. Yani bir bölgede başka bir şirket lider olursa, biz şirketin bir parçası olduğumuz ve tedarik sağladığımız sürece bizim için sorun olmaz.
Yakın gelecekte Türkiye"de yeni işbirliği veya yatırım projeleriniz var mı?
Kronenberg: Tüm bu bölgede “özel altyapının korunması” olarak adlandırdığımız uzay sistemleri ağlarımız var. Müşterimizin endişelendiği bir konu var ki, o da “asimetrik tehlike”. Bu başka bir ülkenin ordusunun veya terörist bir saldırının oluşturduğu tehlike değil, özel altyapıların gelişimi ile ilgili bir durum. Örneğin; petrol boru hatları gibi. Türkiye"nin sahip olduğu yüksek bir kapasite var. Boeing"in de benzer konularda deneyim ve kapasitesi var, çünkü İncirlik"te birlikte çalıştık ve Türkiye ile ABD"li şirketler arasında bir sinerji olduğunu gördük.
Ticari havacılık sektörü krizden ne ölçüde etkilendi?
Kronenberg: Ticari havacılık tüm dünyada büyük bir toparlanma sürecine girdi. Biz de daha çok uçak üreterek toparlanma sürecine destek veriyoruz. Türkiye"de ise bu anlamda zaten küresel krizden pek de etkilenmedi. THY, Pegasus, Sun Express, Sky Havayolları gibi firmalar geleceğe yönelik çok iyi pozisyon aldı ve düşüşü tersine çevirebildi.
Ayrıca uygun fiyat politikasında da büyük ilerleme kaydettiler. Türkiye"nin havacılıkta ne kadar ilerlediğini THY ve Pegasus"un büyüme rakamlarından da anlayabiliriz. Örneğin Orta Doğu bölgesinde Dubai önemli bir hub(merkez), İstanbul da bu bölge için aynı yolda ilerliyor. İstanbul"un, özellikle THY"nin güçlü pozisyon alması sayesinde Dubai ile yarışacak önemli bir merkez olacağına inanıyorum.
Küresel anlamda ve Türkiye için büyüme hedefleriniz neler?
Kronenberg: Küresel tedarikçilerimizin öncelikle değer zincirine ne kadar katkıda bulunduğuna dikkat ediyor ve bu kapsamda kompleks ve sofistike testler uyguluyoruz. Türk şirketleri ise yalnızca bizimkilerde değil, tüm benzer testlerde de çok iyi performans gösteriyor. Örneğin TAİ, Güney Kore ile de çalışmalar yürütüyor. Boeing, Türkiye"nin performansını yalnızca uçak alımlarında değil, tüm uluslararası faaliyetlerinde takdir ediyor.
Türkiye"de özellikle havacılık alanında kalifiye eleman eksikliğinden endişelenilirdi. Bu konuda bir sorun yaşadınız mı?
Kronenberg: Biz Türkiye"de kesinlikle kalifiye eleman konusunda bir sorun olduğunu düşünmüyoruz. Ortağımız Türk firmaları en yüksek standartlara sahip, son derece yetenekli ve güvenilirler. Bu durum ancak Türkiye"deki uzay piyasası için geçerli olabilir, bunun da nedeni çok doğaldır ki bu piyasada yeniler. Bu anlaşılabilir bir durum.
İzmir ESBAŞ"taki kümelenmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kronenberg: Teknoloji, mühendislik ve özellikle de Uzay Kampı "nın kuruluşu açısından çok başarılı. Günümüzde gençler önceki yıllara nazaran uzay teknolojisiyle daha az ilgileniyor, bu anlamda çok önemli buluyoruz.