Çin’in son dönemdeki ekonomik performansı hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Havayolu şirketlerinin yüksek kâr yapması Asya pazarında şu an için pek mümkün değil. En çok para kazananlar ABD havayolu şirketleri. Ama biz de boş durmayıp performansımızı artırmaya devam ediyoruz. Çin, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi ve bu büyüklükteki bir ekonomide, iki haneli büyüme rakamları ortaya koymak hiç de kolay değil. Şimdiye kadar Çin’in yaptığı neredeyse bir mucizeydi. Hala büyümekte olan bir ülke, ancak şu noktada büyüme hızı artık tek haneli rakamlarda diyebiliriz. Bazı iyi eğilimler var. Çin’de tüketim artmaya devam ediyor, ancak hala gelişmiş ülkelerdeki tüketim seviyelerine gelmesine çok var. Altyapı harcamaları ve ihracat bazlı büyümeye olan bağımlılık azaldıkça bu bir miktar daha devam edecek. Bütün bunlar aslında Çin’in uzun vadede daha sürdürülebilir bir ekonomi modeline doğru değişim içinde olduğunu gösteren işaretler.
Bütün bunlar Cathay Pacific’in performansı üzerinde etkisi olan faktörler. Dünyanın en büyük hava kargo taşıyıcılarından birisiyiz. Dolayısı ile ihracatın azalması bizim için büyük bir sorun. Ancak bazı olumlu değişimler de yok değil. Yolcu sayısındaki artış oldukça fazla ve %86’ya yakın, bizim için rekor sayılabilecek doluluk oranlarına ulaşabiliyoruz.
Petrol fiyatlarındaki düşüş de giderler açısından bize yardımcı oluyor, ancak tabi ABD dolarının yükselmesi yine bir sorun. Gelirimizin yarısı ABD dolarından oluşuyor ve Hong Kong doları oldukça değer kaybetti. Ancak hala yeterli miktarda ABD dolarına sahip değiliz, nitekim yakıt ve uçak alımlarımızı bu para birimi ile yapmaktayız.
Yolcu uçaklarında hem yolcu hizmetleri taleplerine karşılık verebiliyor hem de gövde kargo kapasitenizi doldurabiliyor musunuz?
Aslında yolcu uçaklarımızın gövdelerini kargo ile doldurmakta sorun yaşamıyoruz. Ancak son dönemde kargo uçağı sayımızı azaltmamız gerekti. 35 olan kargo uçağı sayımız, 2008-2009 küresel krizinden sonra 22’ye düştü. Elimizdeki kargo uçaklarını da daha verimli yakın harcayan yenileri ile değiştiriyoruz ve bazı hatlardaki uçuş sıklığımızı azaltıyoruz.
Elektronik kargoculuk anlayışına nasıl bakıyorsunuz?
%100 arkasındayız. Hem sektör için hem de kargo gönderip alanlar için iyi bir gelişme. Kullanılan kağıt oranının azaltılması çevresel olarak da bir kazanç.
Elektronik kargoculuğa tam anlamı ile geçebilmek için hala uzun zamana ve tavır/anlayış değişikliklerine ihtiyacımız var. Cathay Pacific bu geçişin gerçekleşmesi için tam gücü ile çabalıyor. E-kargoculuk olması gerekendir. Başka bir alternatif yol göremiyorum.
Cathay’ın büyümesi hususundaki vizyonunuz nedir?
Büyüme talebini karşılamak için 69 yeni uçak satın alma plan dahilinde, bunların 48’i A350, 21 tanesi de Boeing 777-9X.
Çin elbette planlarımızın büyük bir parçasını oluşturuyor. Zorlukları var ama ben de oldukça inatçıyım. Çin çoğu zaman Hindistan ile karşılaştırılır ama gayri safi milli hasılası Hindistan’dan dört kat daha büyüktür ve alt yapısı da çok daha gelişmiştir. Daha fazla otoyol, demiryolu ve iletişim sistemleri vardır Çin’de. Çin aslında bir çok açıdan birinci dünyadır diyebiliriz. Çin’in liderliğindeki akıllı seçimler ve yolsuzlukla mücadele, aynı zamanda ekonomik yeniden yapılanma dünyadaki tüm finansal pazarlara güven aşılayabilir.
Güneydoğu Asya’nın toplam nüfusu 600 milyon civarı, ABD’nin iki katı, bu da önemli bir fark. Genç bir nüfusa sahip ve bölgede üretim arttıkça refah seviyesi de gittikçe yükseliyor.
Cathay, hem Pasifik bölgesi hem de Avrupa’ya doğru güçlü bağlantılarla büyümeye devam edecek.
Çin Havayollarının hava trafik yönetim sorunları sizin büyüme hızınıza oranla yeterince çabuk çözülüyor mu sizce?
Çin’in bir çok pozitif yönü var elbette ancak çözülmesi gereken sorunlar da yok değil, ve hava trafik yönetimindeki gecikmeler kesinlikle bunların başında, bir çok taşıyıcıyı etkileyen bir sorun. Bu sorunun çözümü için IATA yönetim kurulu ile görüşmeler yapıldı, konu aynı zamanda ICAO’nun da gündeminde. Çin hükümetinin bunun büyük bir sorun olduğunu ve hem havayolları hem de taşıdıkları yolcular açısından çözülmesinin önem arz ettiğini fark etmelerini sağlamamız gerekmekte.
Doğru bir siyasi yaklaşımla, inanıyorum ki teknolojinin ve geliştirilen süreçlerin de yardımı ile bir çözüm yolu bulunacaktır. Kilit nokta, bence hem sivil hem de asker havacılık otoritelerinin birlikte çalışarak bir örnek oluşturması ve daha esnek giriş noktalarının sağlanması olabilir. Hedef, küresel anlamda en iyi uygulamalara dayanan bir güvenli ve verimli hava trafik yönetim sisteminin elde edilmesi olmalıdır.
Sektörde sizce daha fazla birleşme/ortaklık potansiyeli var mı?
Hali hazırda bunun emarelerini görüyoruz zaten, ancak bu çok çabuk olmayacak, çünkü birleşme ve ortaklık, özellikle ülke sınırları söz konusu olduğunda bir çok harici faktöre takılıyor. Otel sektörü gibi başka sektörlerde çok daha hızlı bir biçimde gerçekleşebiliyor bu. Ve unutmayalım ki, yerel bir birleşme bile sonuç üretmezden önce uzun zamana ihtiyaç duyuyor. ABD sanayii bugünkü sistemli haline gelebilmek için 1978’den beri uğraşıyor.
Son 20 yıl bir yeniden yapılanma anlayışı ortaya çıktı diyebiliriz. Anlaşma şeklindeki ortaklıkların artması, birleşmelere ön ayak olabilir. Nitekim ortaklıklar giderek artmakta, mesela Emirates ile Qantas. Bence bu tip ortaklıkları Asya ve Avrupa rotaları için çok daha sık göreceğiz.
Emirates, Oneworld’e bağlı bir çok havayolu şirketi ile çalışmakta. Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Körfez havayolu şirketleri oldukça çetin rakipler. Ancak bugün yaşadığımız dünyada artık ortaklıkların ötesini de görmek lazım. Havayolu şirketleri bu çok taraflı düzenlemelerin, anlaşmaların tüm faydalarını elde etti, elbette çok getirisi olan bir sistem ancak bu ortaklıklar havayolu şirketlerinin yolcularının tüm ihtiyaçlarına cevap veremez. Oneworld bunun farkında ve üyelerine, kendi üyeleri olmayan havayolu şirketleri ile de ortaklıklar kurmaları konusunda oldukça esnek davranıyor. Cathay’ın mesela Yeni Zelanda Havayolu ile olduka uzun süredir devam etmekte olan oldukça kârlı bir ortaklığı mevcut.
Bu esneklik hem ortak havayolu şirketleri hem de yolcuların işine yarıyor. Bu yeni tip bir birleşme ve bu çift taraflı anlaşmaları gelecekte oldukça fazla göreceğiz.
Hong Kong’a yapılacak üçüncü bir havaalanı sizin açınızdan ne derece önemli olur?
Hong Kong’un iş modeli başından beri hep ticaret ve bağlantılar üzerine kurulmuştur. Önceleri çıplak bir kaya parçasıyken, Hong Kong şimdi büyük bir finansman ve ekonomi merkezi. Çin ve batı arasındaki bir bağlantı gibi, ve elbette havacılık bu bağlantının sağlanmasında önemli bir faktör.
Hong Kong’un parasını nereye yatırdığına bakarsanız, hala aynı olduğunu görebilirsiniz. Üçüncü havaalanından başka, Makao’ya yapılan köprü, Şenzen’e daha gelişmiş bir bağlantı ve Kowloon’dan Çin’e kadar giden bir hızlı tren bağlantısı.
Tüm bu gelişmeler Hong Kong’un gelecekteki refahı için son derece önemli. Üçüncü havaalanı, büyük bir projenin küçük bir parçası sadece. Var olan havaalanının yanına bir yenisini inşa etmek gibi. Aslında bu üçüncü havaalanından ziyade, yeni pistler, yeni bir terminal ve bagaj sistemi demek.
Hong Kong hükümeti onayını verdi, ancak hala aşılması gereken 6 hukuk davası var. Ben 2016 ortasında inşasına başlanacağı ve 2024 yılında da tamamlanacağı konusunda iyimserim. Sadece Cathay değil, Hong Kong’a uçan tüm havayolu şirketleri için önemli bir gelişme olacak. En büyük faydayı Hong Kong’un göreceği kesin.
Mevcut havaalanı ücretlerine zam mı yapıyor?
Hem yolcular hem de havayolu şirketleri için fiyatların artacağı bir gerçek. Havaalanının finansal etkisini en aza indirmek konusunda yetkililerin çalışması gerektiği hususunda hepimiz mutabıkız. Ve bu konu için IATA ile birlikte lobi çalışması yürütüyoruz.
Bunun oldukça pahalı bir proje olduğunun farkındayız, ve en azından gelişme kaydedebiliyoruz. Londra ve Sydney için söylenebilenden çok daha iyi bir durumda olduğumuz bir gerçek.
Cathay’ın çevresel etkiler konusundaki performansı hususunda neler düşünüyorsunuz?
Bunun uzun soluklu bir yolculuk olduğunu söylemek biraz klişe gelebilir ancak sektörün çevresel konulardaki çabaları tam da bu şekilde özetlenebilir. Henüz ulaşmamız gereken seviyede değiliz ancak yolculuğumuz devam ediyor.
Cathay’da bizler iklim değişikliği ve karbon emisyonları konusunda oldukça hassasız ve bu konularda oldukça agresif hedefler belirledik. Küçük şeyleri üst üste koyarsanız büyük sonuçlara ulaşabilirsiniz. Emekliye ayrılan A340 filomuzun hemen hemen %90’ı geri dönüşüme gidecek. Çalışanlarımız bundan gurur duyuyor. Çevresel stratejimizin, iş anlayışımıza ne derece entegre olduğunu gösteren bir örnek bu.
Cathay Pacific için ve havacılık sektörü için aşılması gereken en büyük zorluklar neler?
Hem sektör hem de Cathay Pacific için en önemli sorun belki de sermayenin maliyetini karşılayabilecek bir hasılat elde edebilmek.
Havacılığın başlangıcından beri, havayolu şirketleri, hükümetler, ekonomiler, yolcular ve kargo şirketleri için muazzam değer üretmekteler. Ancak bir sektör bazında bu değerlerin karşılığı hiç bir zaman tam anlamı ile görülemedi. Dolayısı ile burada büyük bir hata var. Bu süregelen bir çalışma, Cathay Pacific, hissedarlarına kazanç sağlamak zorunda olan bir şirket. Genel anlamda başarılı olduk, ancak sürekli olarak kazanmak zorundayız. Bu da petrol fiyatları ve döviz kurları havayolu şirketinin kontrolünde olmadığı için oldukça zor. Sektörün, kesintisiz olarak kazanç sağlayabileceğini kanıtlaması gerekiyor.
Cathay’ın icra kurulu başkanı olmak nasıl bir duygu?
Muhteşem. İşin her alanında bizimle birlikte çalışan 50 farklı milletten çalışanımız var. Dünyanın her yerinden yetenekleri kendimize çekebiliyoruz. Bu tip bir ekibin birlikte bu kadar iyi çalışıp “kalbimizin en derinlerinden gelen hizmet anlayışı” adını verdiğimiz konsepti hayata geçirebilmesi sihir gibi bir şey.
Üst düzey ekibimizin ortalama 25 yıllık tecrübesi var. Kariyerimin üçte birinden fazlası Hong Kong dışında geçti, ki bu diğer üst düzey yöneticiler için de aynı. Cathay Pacific, dünyanın en iyilerini bir araya getiren bir takım gibi. Bu kadar dinamik bir uluslararası ekibi yönetmek oldukça tatmin edici bir duygu. Onlarla bir araya gelip fikirlerini duymak, onları teşvik etmek ve doğru kararları vermek hoşuma gidiyor. Kalbimizin en derinlerinden gelen hizmet anlayışının temelinde en basit ve en temel gereksinimlerin sağlanması var. Bundan önce işletme müdürüydüm, bu sebeple havayolu şirketini en verimli biçimde işletebilmek için oldukça hevesliyim. Tıpkı bir uçağın motorları gibi, bakım, müşteri hizmetleri ve tüm diğer bölümlerin en iyi biçimde çalıştığından emin olmalıyım. Kolay bir iş değil. Ancak eğer en küçük ve önemsiz gibi gözüken şeylerin bile doğru yapılması için çabalarsanız, büyük şeyler de kendiliğinden yerlerine oturuyor.