Hava aracının piyasa değerini belirleyen faktörlerden biri de aviyoniklerinin teknik durumudur. Üretici tarafından tavsiye edilen opsiyonel modernizasyonların uygulanması ile hava aracının piyasada tercih edilebilirliği arttırılabilir.
Değerleme Kriterleri: Aviyonik Güncelleme ve Yükseltmeleri
Teknolojinin gelişim hızıyla doğru orantılı olarak, hava araçlarında kullanılan aviyonik sistemlerde de modernizasyonlar gerçekleştirilerek, pilot iş yükünü azaltan, uçuş güvenliğini arttıran kullanıcı odaklı arayüzler geliştirilmektedir. Teknolojinin hızla gelişiminin, yaşı ilerlemekte olan hava araçlarının piyasa değeri üzerindeki olumsuz etkilerini de eskimeden dolayı fonksiyon kaybı üzerinden, obsolesans kavramıyla ‘’ Hava Araçlarında Fonksiyonel Obsolesans’’ başlıklı yazımda incelemiştik. Bu yazının odak noktasını ise teknolojik gelişmelerin aviyonik sistemlerine olan etkisi ve hava aracının piyasa değeri ile olan ilişkisi oluşturacak.
Hava araçlarında kullanılan çoğu teknolojinin geliştirilme amacı aslında farklıdır. Şöyle ki, farklı bir soruna çözüm bulmak için atılan bir adım, aslında o alandan bağımsız olarak aynı anda farklı sorunlara da çözüm oluşturabilmektedir. Bu duruma en iyi örnek olarak, Katot Işını Tüpü (Cathode Ray Tube – CRT) olarak bilinen ve bizim tüplü televizyonlarda ve bilgisayar ekranlarında kullandığımız teknoloji verilebilir. Yaklaşık 15 yıl önce, neredeyse herkes evlerindeki emektar tüplü televizyonlarını emekli edip, son teknoloji incecik ekranlı plazma/LCD televizyonlara geçiş yaptı. Bu değişim sadece evdeki televizyon ve bilgisayar ile sınırlı kalmadı, havalimanlarındaki uçuş ve bagaj bilgilerini gösteren ekranlarda, uçakların aviyonik gösterge sistemini oluşturan CRT’li ekranlar da tedavülden kaldırıldı.
1954 yılında üretilen CRT’lerin ilk kullanım platformu renkli televizyonlardı. Televizyon teknolojisinde devrim olarak nitelendirilen bu sistem çok sonraları 80’li yıllarda hava araçlarında ilk nesil EFIS (Electronik Flight Instrument System) adıyla bilinen Elektronik Teçhizatlı Uçuş sisteminde de kullanıldı. CRT’nin çalışma biçimi basitçe açıklamak gerekirse, yüksek voltaj yardımı ile Katot tüpün içindeki renkli fosforu ekrana yönlendirerek, resim oluşturmaktır. Bu sistemin en büyük dezavantajı ise, bir çoğumuzun yaşadığı gibi, uzun süre ekranda kalan resmin, fosforu yakması ve ekranda gölge oluşturmasıdır. Bilgisayarlar için bu soruna çözüm olarak hareket eden ekran koruyucular oluşturulmuş ve etkili olmuştur, televizyonlarda da ekrandaki görüntü değişim hızı arttırılarak olumsuz etkiler bir nebze hafifletilmiştir.Ancak bu sorun televizyonlar ve bilgisayarlar için tolere edilebilir olarak nitelendirilse de, bir hava aracının kokpitinde uçuş esnasında gerçekleştiğinde uçuş güvenliğini olumsuz etkileyebilmektedir. Kaldı ki, televizyonda görüntü saniyeler içerisinde değişirken, uçuş monitöründe horizontal durum göstergesi ( Horizontal Situation Indicator- HSI) veya hava aracının dünyanın konumuna göre yönünü gösteren ADI ( Attitude Director Indicator)göstergesi gibi sistemler uzun süreli statik imajlar içerdiklerinden ekran yanması riskleri artmaktadır. Çözüm ise uçağın bir müddet yerde kalmasını da gerektirebilecek , ekonomik olarak da maliyeli olan CRT’lerin belli periyotlarda değişmesi olarak bilinmekteydi. Bu konuda televizyon teknolojisinde atılan bir adım, hava araçlarının da kaderini değiştirmiştir.LCD ve LED teknolojisinin 2000’li yıllar itibariyle ortaya çıkması ve hızlı bir şekilde yayılmasıyla sadece evlerimizdeki tüplü televizyonlar değil, hava araçlarındaki CRT’li monitörler de değişime uğramıştır. Mevcut durumda, CRT üreticisi olan Sony ve Panasonic gibi şirketler de üretimi durdurmuş ve aviyonik sistemi CRT’ler ile donatılmış olan hava araçları fonksiyonel eskime ya da obsolensa uğramış, operasyon yetenekleri sınırlandırılmış veya ortadan kalkmıştır. Bu tür hava araçlarına üreticilerin çözümü ise LCD ekranlardan oluşan yeni nesil aviyonik yükseltmeleri olmasına rağmen, yaşı ilerlemiş ve ekonomik ömrünü doldurmakta olan hava araçlarında bu yükseltmelerin maliyeti, hava aracının piyasa değerinin de üstünde kalarak, hava aracının operasyonunu ekonomik olarak imkansız hale getirmiştir.Bu durum da CRT’li monitörlere sahip hava araçlarının piyasada tercih edilebilirliğini azaltmış, piyasa değerini düşürmüş ve hatta bazı uçakları emekli etmiştir.
Aviyonik güncellemeleri ve yükseltmeleri teknolojik hıza paralel olarak ivedi gerçekleşmektedir. Bu sebeple operatörler her daim sivil havacılık otoriteleri tarafından mecbur tutulan Uçuşa Elverişlilik Yönetmeliklerine uyum sağlamalı aynı zamanda üretici tarafından sunulan Servis Bültenlerini de takip etmelidir.Belirtilen Servis Bültenleri hem hava aracının operasyonel emniyetini arttırmakta hem de piyasa değerini olumlu etkileyebilmektedir. Örneğin mevcut durumda FAA ve EASA tarafından FL350 ile FL390 arasında işletilen hava araçları için 2020 yılına kadar tamamlanması zorunlu FANS 1 ve ADS-B aviyonik güncellemelerini içeren Uçuşa Elverişlilik Yönetmeliği bulunmaktadır. Bu zorunlu güncellemelerin ortalama bir iş jeti için ekonomik maliyetinin, üzerindeki aviyonik sistemlerinin uyumluluğuna bağlı olarak yaklaşık 200.000 ila 600.000 USD arasında değişeceği tahmin edilmektedir. Dolayısıyla bu maliyetler hava aracının piyasa değerine direk etki edecek ve piyasada tercih edilebilirliğini önemli ölçüde etkileyecektir. Bu nedenle değerleme uzmanı, hava aracı değerleme raporunun önemli bir bölümünü de değerlemeye tabi tutulan hava aracının aviyoniklerinin teknik statüsü incelemeye ayırmalı ve hava aracının piyasa değerini sahip olduğu aviyonik güncelleme ve yükseltmelerine göre belirlemelidir.
Ece Özkan
DELTA AEROSPACE
Hava Aracı Değerleme Uzmanı- ASA Certified Aircraft Appraiser
ece.ozkan@delta-aerospace.com