Obsolesans kelime anlamı itibariyle bir ürünün ‘’modası geçme, eskime veya ticari değerini yitirmeden dolayı kullanılmaz olma’’ durumunu ifade etmektedir. Hava araçlarında obsolesans ise ekonomik ve fonksiyonel olarak karşımıza çıkmakta ve yaşlanmakta olan hava aracının piyasa değerini önemli ölçüde etkilemektedir
Hava aracının İkinci El Değerini Belirleyen Faktörler adlı yazımızda da belirttiğimiz gibi teknoloji, hava aracının değerini etkileyen en önemli faktörlerin başında gelmektedir. Bugün ticari uçak kategorisine baktığımızda Airbus ve Boeing’in, operasyonel etkinlik ve yakıt verimliliği alanlarında ekonomik üstünlüğü yakalamak ve daha çok pazar payına sahip olmak için teknoloji geliştirme yarışında olduğunu ve AR-GE’ye inanılmaz bütçeler harcadıklarını gözlemlemekteyiz. Gelişen teknoloji ile birlikte nasıl her sene cebimizdeki telefonun fonsiyonları artarak bir üst model geliştiriliyorsa, havacılık ve uzay teknolojileri de aynı hızda gelişim gösteriyor. Özellikle motor , gövde ve aviyonik teknolojisindeki atılımlar, hava aracının operasyonunu kolaylaştırmakta, pilot yükünü azaltmakta, performansını arttırmakta, yakıt verimliliğini sağlamakta , bakım aralıklarını uzatmakta ve operasyonel giderlerini gün geçtikçe daha ekonomik hale getirmektedir.
Peki bu gelişen teknoloji halihazırda operasyonel olan hava araçlarını ne ölçüde etkiliyor?
Hava araçlarının ömürleri fiziksel ve ekonomik olmak üzere iki boyut ile açıklanır. Fiziksel ömür,hava aracının sistemlerinin obsolesans olmadan , havacılık kuralları gereği emniyetli şekilde uçurulacağı uçuş saat ve devir (iniş-kalkış) sayısını belirtirken, ekonomik ömür hava aracının maddi olarak verimli (karlı)şekilde işletileceği süreyi veya uçuş saat ve devir sayısını belirtir. Hava aracının ortalama ekonomik ömrü modeline bağlı olarak 20-25 yıl olarak hesaplanır.Fakat gelişen teknoloji ile birlikte hava araçlarının ekonomik ömürleri de obsolesans tehlikesi ile görece olarak kısalmaktadır.
Genel bağlamda hava aracı yaşlandıkça, garanti kapsamından çıkar, teknolojisi görece eskir, operasyonel verimliliği düşer ve bakım maliyetleri de aynı oranda yükselir. Özellikle yaşlanmakta olan hava aracını emniyetli şekilde uçurmak için havacılık otoritelerinin yayınladıkları bağlayıcılığı olan uçuşa elverişlilik yönetmelikleri(Airworthiness Directives) veya üreticilerin yayınladıkları hizmet bültenleri (Service Bulletins) vardır. Bu kurallar hava aracının uçuş emniyetini sağlamak amaçlı olarak aviyonik ve motorlarında bazı teknolojik güncellemeler gerektirebilir, bu güncellemelerin maliyeti hava aracının ikinci el piyasa değerini aştığı durumlarda hava aracı ekonomik olarak obsolesansa uğramış olur.Örneğin piyasa değeri 700.000 USD olan bir hava aracını uçuşa elverişli hale getirmek için 500.000 USD değerinde aviyonik güncellemesi yaptırmak , özellikle de aynı sınıfta benzer özellikteki uçar durumdaki hava aracını 850.000 USD’ye alabileceğinizi varsaydığımızda pek de mantıklı bir yatırım olmaz.
Fonksiyonel obsolesans ise hava aracına bağlı içsel faktörler nedeniyle, özellikle yaşlanan hava aracının teknolojik, ekonomik ve operasyonel verimlilik gibi alanlarda rekabet yeteneğini yitirmesi ile oluşur.Örneğin 1980 model bir hava aracının işletmesini yaptığınızı düşünün, var olan uçak modelinin bakım, yedek parça gibi alanlarda üretici tarafından desteklenmediği durumlarda o hava aracını verimli şekilde işletmek mümkün olmayabilir.Dahası, o hava aracının uçuş sertifikasına sahip pilot, yedek parçasını sağlayacak bakım merkezi veya bakımını yapacak teknisyen olmadığı durumlarda hava aracı fonksiyonel obsolesansa uğrar.
2008 küresel krizinden sonra uçak finansman şirketleri, bankalar ve leasing şirketleri finansman sağladıkları hava araçlarına bir takım model /yaş sınırlamaları getirdiler. Tamamiyle piyasa koşullarının belirsizliğinden ortaya çıkan bu risk yönetim modeli, 15 yaş ve üzerinde, yaşlanmakta olan ikinci el hava araçlarını finanse etmeyi kısıtlayıcı önlemler aldı.İkinci el piyasası güçlü olan teknolojik hava araçları finanse edilirken, ekonomik veya teknolojik obsolesansa uğrama ihtimali yüksek hava araçlarına kısıtlamalar getirildi ya da finansmanı tamamen engellendi.
Peki yaş alan hava aracını işletmek gerçekten o kadar da mantıksız mı?
Aslında bu karar operatörün misyonuna, işletmenin maliyetine, uçuş elverişliliğin sürdürülebilirliğine ve tabii ki piyasanın dinamiklerine göre oluşturulacak fizibilite çalışmasıyla alınabilir.Ticari uçak örneğimize geri dönersek, 2000 yılından itibaren uzun bir dönem yakıt fiyatlarının artan bir eğilim göstermesi, Airbus ve Boeing gibi uçak üreticilerini yakıt verimliliği konusunda rekabete yöneltmişti. Motor üreticileri ile görüşülmüş, daha verimli motor teknolojilerine geçilmiş, uçak gövdesinde de ağırlığı azaltan kompozit malzeme kullanımına ağırlık verilmiş ve yeni nesil jetler tasarlanmıştı. Tüm bu hesaplar yakıt fiyatlarının artmasına gore yapılmıştı, çünkü artan yakıt maliyeti havayolu ve kargo şirketlerinin operasyon giderlerini yükselten önemli faktörlerin başında geliyordu. Fakat 2014 yılından itibaren yakıt fiyatlarının hızlı bir düşüş trendine girmesi ve varil fiyatlarının 110 USD den 50 USD’ye düşmesi, uçak üreticilerini sıkıntıya soktu. Düşen yakıt fiyatlarıyla yeni uçak alım kararları da ertelenmeye başlamıştı. Çünkü yakıt maliyeti nedeniyle işletmesine son verilmesi düşünülen eski uçaklar havayollarının filolarından çıkarılmıyor, düşen yakıt maliyeti ile karlı operasyonlara imkan sağlıyordu.
Dolayısıyla yaşlanmakta olan hava aracının işletmesine devam etmek, onu satışa çıkarmak veya doğru zamanda bir üst modele geçmek ancak varlık takip sistemi ve kapsamlı pazar araştırması ile mümkün olabilmektedir.Delta Aerospace olarak finans alanındaki müşterilerimize özel hava aracı takip ve kontrol sistemi sunuyoruz, böylece finanse ettikleri hava araçlarının düzenli bakım takiplerini yapıyor, piyasa koşullarındaki değer trendleri konusunda bilgilendiriyor, hava aracı finansal değerlemesi ile de filo risklerini azaltıyoruz.
ECE ÖZKAN
Hava Aracı Değerleme Uzmanı- ASA Certified Aircraft Appraiser
ece.ozkan@delta-aerospace.com