Son haftalarda düşmekte olan petrol fiyatlarına rağmen, Uluslararası Hava Ulaştırma Birliği (IATA) Başkanı Giovanni Bisignani’nin görüşü, 2008 yılı dünya havayolları sektörel zarar tahmini olan 5,2 milyar doların değişmeyeceği yönünde.
Varili 140 dolardan 90 dolara düşen petrol fiyatı bile havayollarının çoğunu pek rahatlatmış görünmüyor maalesef. Dünyadaki ekonomik daralmanın artışı ve giderek kıta Avrupa’yı da etkisi altına alması, beraberinde talep azalmasını da getirmiş durumda. Ülkemiz sektörel yöneticilerinin de konuya hassasiyetle yaklaşmaları, ciddi önlemler almaları gerekiyor. Zira son zamanlarda ülkemizdeki bazı havayolu yöneticilerinin yaptığı “kriz bizi etkilemez” yorumları ile IATA’nın bir numarası Bisignani’nin görüşleri örtüşmüyor.
IATA deyip geçmeyelim. Dünyanın tüm önde gelen havayolları bu kuruluşun üyeleri ve hepsinin verileri bir şekilde buraya akıyor. Söz konusu verilere göre 2007 ağustos ayında üye havayollarının doluluk oranları yüzde 81 iken, bu yılın Ağustos ayında bu oran yüzde 79’a gerilemiş durumda. Petrol fiyatları düşmüş olmasına rağmen halen geçen yılın yüzde 30 üzerinde seyrettiğinden, havayolları açısından doluluk oranındaki yüzde 2’lik düşüşün etkisi maliyetlerin yüksek olması sebebiyle katlanarak büyüyor.
Dünya çapında yaşanan ekonomik daralmanın en önemli göstergelerinden biri de hava kargo rakamları aslında. Dünya genelinde taşınan hava kargo tonajında son üç aydır bir düşüş trendi gözleniyor. Bu durum ise dünyada ticaretin azaldığını gösteriyor. Ülkeler arası ticaretin azalmaya başlamasını takiben ülkeler arası seyahatlerin de azalacağını öngörmek için mate- matik profesörü olmaya gerek yok. IATA 2009 yılında zarar sürecinin devam edeceğini ve 4,1 milyar dolar olacağını öngörüyor.
Rakamsal veriler böyle olunca, havayolları da haklı olarak ülkelerin sektör düzenleyicisi kurum ve organlarından havalimanı vergi ve diğer maliyetlerinde indirimler bekliyor. Aksi halde Bisignani’nin altını çizdiği gibi dünyada daha fazla havayolunun iflas etmesi kaçınılmaz duruma gelecektir.
ÜLKEMİZDEKİ DURUM
Gelişmekte olan bir ülke konumu ve sektörel liberalleşme hareketinin henüz 4-5 yıl önce başlamasından dolayı küresel daralmanın Türkiye havacılık sektörüne izdüşümü henüz hissedilmiyor ise de bu durum sektör yöneticilerini kesinlikle aldatmamalı. Dünyada her alanda hissedilen talep azalması yavaş yavaş ülkemiz havacılığını da etkisi altına alacaktır. Bu genel tablodan dolayı ülkemiz sektörel düzenleyici kurum ve organları özellikle havayollarımızın finansal durumlarını daha da güçlendirecek her türlü alt yapı ve destekleyici hazırlıkları sadece planlamamalı, hayata geçirmelidir. Eğer hava yollarımızın uçakları daha az sayıda uçuş yapıp daha az yolcu taşırsa, o zaman havalimanlarından seyahat acentelerine, petrol şirketlerine, yiyecek ve içecek işletmelerine kadar doğrudan veya dolaylı onlarca sektör etkilenecek, sektörel istihdam azalacaktır. Bizden uyarması. Önemli olan, kriz geldikten sonra ne yapalım diye düşünmek değil, kriz gelmeden A ve B planları ile hazırlıklı olmaktır.
Mevcut konjonktürde hava- yolu yöneticileri ise maliyet kalemlerini optimize etmeli, tekrar gözden geçirmeli, uçak sözleşmeleri dahil tüm anlaşmaları revize etmelidir. Kriz yönetiminde sadece maliyeti optimize etmek yeterli olmaz, ilave olarak ciro arttırmakta yaratıcı çözümler geliştirmek gerekir. Geçtiğimiz günlerde ABD’de Jetblue Havayolu’nun internet üzerinden yolcularına 218 adet seyahat paketini 5-10 cent’ten başlayan fiyatlarla açık arttırma yoluyla sattığını öğrendim. Seyahat paketi sadece uçuşu değil, aynı zamanda konaklama bedelini de kapsamış, 5 cent ile başlayan fiyatlar bir hafta süren açık artırma boyunca 250 – 300 dolara kadar çıkmıştır. Bazı paketlerde ilgiyi arttırmak için destinasyon dahi belirtilmeden yolcuya sürprizler sunulmuştur. Bence oldukça akılcı bir yenilik. Bu sayede havayolu gerçek bilet fiyatından yaklaşık yüzde 40 indirim yaparak pazarın ilgisini uyandırmış ve tetiklemiş öte yandan markasının reklamını yapmıştır. Biz yolculara ilginç gelebilecek bu ve benzeri yaratıcı uygulamaları yakında ülkemizde de görmek dileği ile…
Varili 140 dolardan 90 dolara düşen petrol fiyatı bile havayollarının çoğunu pek rahatlatmış görünmüyor maalesef. Dünyadaki ekonomik daralmanın artışı ve giderek kıta Avrupa’yı da etkisi altına alması, beraberinde talep azalmasını da getirmiş durumda. Ülkemiz sektörel yöneticilerinin de konuya hassasiyetle yaklaşmaları, ciddi önlemler almaları gerekiyor. Zira son zamanlarda ülkemizdeki bazı havayolu yöneticilerinin yaptığı “kriz bizi etkilemez” yorumları ile IATA’nın bir numarası Bisignani’nin görüşleri örtüşmüyor.
IATA deyip geçmeyelim. Dünyanın tüm önde gelen havayolları bu kuruluşun üyeleri ve hepsinin verileri bir şekilde buraya akıyor. Söz konusu verilere göre 2007 ağustos ayında üye havayollarının doluluk oranları yüzde 81 iken, bu yılın Ağustos ayında bu oran yüzde 79’a gerilemiş durumda. Petrol fiyatları düşmüş olmasına rağmen halen geçen yılın yüzde 30 üzerinde seyrettiğinden, havayolları açısından doluluk oranındaki yüzde 2’lik düşüşün etkisi maliyetlerin yüksek olması sebebiyle katlanarak büyüyor.
Dünya çapında yaşanan ekonomik daralmanın en önemli göstergelerinden biri de hava kargo rakamları aslında. Dünya genelinde taşınan hava kargo tonajında son üç aydır bir düşüş trendi gözleniyor. Bu durum ise dünyada ticaretin azaldığını gösteriyor. Ülkeler arası ticaretin azalmaya başlamasını takiben ülkeler arası seyahatlerin de azalacağını öngörmek için mate- matik profesörü olmaya gerek yok. IATA 2009 yılında zarar sürecinin devam edeceğini ve 4,1 milyar dolar olacağını öngörüyor.
Rakamsal veriler böyle olunca, havayolları da haklı olarak ülkelerin sektör düzenleyicisi kurum ve organlarından havalimanı vergi ve diğer maliyetlerinde indirimler bekliyor. Aksi halde Bisignani’nin altını çizdiği gibi dünyada daha fazla havayolunun iflas etmesi kaçınılmaz duruma gelecektir.
ÜLKEMİZDEKİ DURUM
Gelişmekte olan bir ülke konumu ve sektörel liberalleşme hareketinin henüz 4-5 yıl önce başlamasından dolayı küresel daralmanın Türkiye havacılık sektörüne izdüşümü henüz hissedilmiyor ise de bu durum sektör yöneticilerini kesinlikle aldatmamalı. Dünyada her alanda hissedilen talep azalması yavaş yavaş ülkemiz havacılığını da etkisi altına alacaktır. Bu genel tablodan dolayı ülkemiz sektörel düzenleyici kurum ve organları özellikle havayollarımızın finansal durumlarını daha da güçlendirecek her türlü alt yapı ve destekleyici hazırlıkları sadece planlamamalı, hayata geçirmelidir. Eğer hava yollarımızın uçakları daha az sayıda uçuş yapıp daha az yolcu taşırsa, o zaman havalimanlarından seyahat acentelerine, petrol şirketlerine, yiyecek ve içecek işletmelerine kadar doğrudan veya dolaylı onlarca sektör etkilenecek, sektörel istihdam azalacaktır. Bizden uyarması. Önemli olan, kriz geldikten sonra ne yapalım diye düşünmek değil, kriz gelmeden A ve B planları ile hazırlıklı olmaktır.
Mevcut konjonktürde hava- yolu yöneticileri ise maliyet kalemlerini optimize etmeli, tekrar gözden geçirmeli, uçak sözleşmeleri dahil tüm anlaşmaları revize etmelidir. Kriz yönetiminde sadece maliyeti optimize etmek yeterli olmaz, ilave olarak ciro arttırmakta yaratıcı çözümler geliştirmek gerekir. Geçtiğimiz günlerde ABD’de Jetblue Havayolu’nun internet üzerinden yolcularına 218 adet seyahat paketini 5-10 cent’ten başlayan fiyatlarla açık arttırma yoluyla sattığını öğrendim. Seyahat paketi sadece uçuşu değil, aynı zamanda konaklama bedelini de kapsamış, 5 cent ile başlayan fiyatlar bir hafta süren açık artırma boyunca 250 – 300 dolara kadar çıkmıştır. Bazı paketlerde ilgiyi arttırmak için destinasyon dahi belirtilmeden yolcuya sürprizler sunulmuştur. Bence oldukça akılcı bir yenilik. Bu sayede havayolu gerçek bilet fiyatından yaklaşık yüzde 40 indirim yaparak pazarın ilgisini uyandırmış ve tetiklemiş öte yandan markasının reklamını yapmıştır. Biz yolculara ilginç gelebilecek bu ve benzeri yaratıcı uygulamaları yakında ülkemizde de görmek dileği ile…
ISG’NİN SABİHA GÖKÇEN TRAFİĞİNİ ARTIRMA ÇALIŞMALARI
Limak-GMR-MAHB şirketlerinin ortaklığı ile Sabiha Gökçen Havalimanı’nın işletmesini gerçekleştiren ‘ISG’, istikrarlı bir şekilde uçak/yolcu trafiğini arttırıyor. Atatürk Havalimanı ile beraber Sabiha Gökçen Havalimanı’nın da İstanbul’un artan ve turizm ile doğru orantılı olarak çok daha fazla artması gereken hava trafiği için ticari ve pazarlama odaklı faaliyetler içinde bulunması gerçekten çok önemli.
ISG CEO’su Yetik Mert, ticaretten sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Servet Aydın ve ekiplerinin yoğun çabaları sayesinde, Çek milli havayolu olan CSA’de ilave seferlerini bundan böyle artık Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan yapacak. Bilindiği üzere Sabiha Gökçen aynı zamanda istikrarlı olarak uçuş nokta ve sefer sayılarını arttıran Sunexpress ve Pegasus gibi önemli düşük maliyetli havayollarımızın da ana üssü.
CSA’in Sabiha Gökçen seferlerine başlaması beni ‘Acaba yavaş yavaş Skyteam ve Oneworld ittifaklarına üye havayolları da uçuşlarını Anadolu yakasına kaydırırlar mı?’ diye bir düşünceye sevk etti. Zira THY’nin süratle büyümesi ve geçtiğimiz aylarda Star Alliance ittifakına girmiş olması, Atatürk Havalimanı’nı dünyada bir Star Alliance hub’ı (ana merkez) olarak konumluyor. Bu nedenle zaman içinde Oneworld veya Skyteam ittifakına üye olan diğer havayolları belki de 29 Ekim 2009’da açılacak olan yeni dış hatlar terminali ile beraber Sabiha Gökçen’i ciddi bir alternatif olarak değerlendireceklerdir.
ISG yönetimi, pazarlama odaklı, yenilikçi ve yaratıcı olduğu sürece Sabiha Gökçen’in çok daha faal bir havalimanı olacağından hiç şüphem yok. İstanbul gibi 14 milyon nüfuslu bir şehrin sadece yılda 7 milyon civarında yabancı turist sayısına sahip olması gerçekten hepimizin hem ayıbı hem de kaybı. Şehr-i İstanbul’un en kısa sürede en az nüfusu kadar turist sayısına ulaşması gerekiyor ki, bu da ancak Atatürk ile beraber Sabiha Gökçen’in de yoğun bir şekilde değerlendirilmesi sayesinde mümkün olabilir.
tolga TURGUT | AKŞAM|