Petrol Ofisi AŞ (POAŞ) özelleştirilmeden önce bir kamu kurumu olması sebebiyle birçok devlet kurumuna ve ulaşım sistemlerine tek akaryakıt tedarik eden konumdaydı. Tekeldi. TC Devlet Demir Yolları (TCDD), belediyeler, devlet daireleri ve özellikle havalimanları ve doğal olarak Türk Hava Yolları (THY) mecburen akaryakıtını POAŞ'dan alıyordu.
Eylül ayının sonlarında THY ile OPET'in ortak mil kampanyası başlattıkları açıklandı. Fakat bunun bir başlangıç olduğu ve asıl anlaşmanın milli havayoluna yakıt tedarikinde yapıldığının altını çizeyim. Mart 2010'da THY-POAŞ akaryakıt sözleşmesi bitiyor. Bundan sonra THY ile OPET'in yüzde 50 hisseyle kuracakları yeni akaryakıt şirketi devreye girecek. Böylece THY yeni bir alanda daha varlık gösterecek. Hem kendi yakıtını temin edecek hem de meydanlarda yakıt işinde olan bir şirketin yönetiminde olacak. Aynı zaman da para kazanacak. Peki, bu nasıl olacak?
TÜPRAŞ ile Atatürk Havalimanı arasındaki petrol boru hattının kullanım hakkı POAŞ' dayken bu anlaşma yürüyecek mi? Zaten bu anlaşmayı anlamlı kılan da bu detay. Sıkı durun.
THY-OPET ortaklığındaki yeni şirketin NATO Boru Hattı'na ihtiyacı olmayacak. Çünkü İzmit'te bulunan TÜPRAŞ ile Atatürk Havalimanı arasında denize döşenecek yeni bir jet yakıtı taşıyacak boru hattı faaliyete geçirilecek. Bu proje Mayıs veya Haziran gibi devreye girmiş olacak. Böylece sadece POAŞ değil, POAŞ'ın elindeki diğer asetlerde kıymetsiz hale gelecek.
Bir türlü batmayan şirket
Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKC) Başbakanı Derviş Eroğlu'nun seçim sonrası Türkiye'ye yaptığı ilk ziyarette Kıbrıs Türk Hava Yolları (KTHY) hakkında ciddi uyarıda bulunmuştu. Hatta Erdoğan'ın 'KTHY'yi kapatın ya da özelleştirin' mealindeki sözleri de kamuoyuna yansımıştı.
Ancak, o günden bu yana şirket baş aşağı gitmesine rağmen küçülme, zararı azaltma ya da faaliyetine tamamen son verme gibi bir adım atılmadı. Özelleştirilmesi de sağlanamadı. Aksine bir vesileyle Tekrar THY ile ortak olunabilir mi, Türkiye yeniden destek verir mi? Arayışlarına devam edildi.
Geçen hafta ise Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in isteği üzerine THY'den bir heyet KTHY'nin durumunu görüşmek üzere yavru vatan gitti. THY Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkan vekili Hamdi Topçu ile Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Cemal Şanlı, KKTC'de Başbakan Eroğlu ve Ulaştırma Bakanı Hasan Taçoy ile gerekli temaslarda bulunup geri döndü. Bu ziyaretin hemen akabinde Taçoy, İstanbul'a geldi. THY yönetimini ziyaret etti. Ama henüz bir netice alınmış değil.
Çünkü KKTC tarafı istiyor ki, bayraklarını dalgalandıran milli havayolu konumundaki KTHY her durumda yaşasın. Ama öte taraftan kaç defa kurtarıldığına şahit olduğum şirket öylesine kötü yönetiliyor ki, bu haliyle kurtarılması imkânsız. THY tamamıyla KTHY'yi alır mı? Yoksa yüzde 50'sine ortak olup yönetimini mi ele alır? Bilmiyorum. Bildiğim, THY tarafının her iki teklife de soğuk baktığı…
Diğer taraftan KTHY'nin düzlüğe çıkması için yazılan raporlara, hazırlanan planlara da KKTC yönetimi sıcak bakmamış.
En az 350 personel azaltılsın ya da diğer kamu kurumlarına gönderilsin teklifi kabul görmemiş. Hatta bu 350 kişi en azından işe gelmeden maaş alsın önerisine bile burun kıvrılmış. Ama KTHY'nin borç yükü bir rivayete göre 28 milyon dolar civarlarına yükselmiş. Bir başka rivayete göre ise bu rakamın 3 katı borç söz konusu.
Hatta Ağustos ayında personel maaşı ödenemediği için KKTC İhtiyat Sandığı'ndan 5 milyon dolar daha borç alınmıştır. (Kaynak: KKTC Basını.)
Sektörü ve KKTC'yi yakından bilenlerin iddiasına göre KTHY'nin son beş yılda 150 milyon dolar civarında para batırdı. Piyasanın içindeki insanlarda biliyordur ki batırılan bu parayla sağlıklı çalışan üç şirket rahatlıkla kurulabilir. Hatta her sene batırılan paralarla yeni bir havayolu kurmak da mümkün.
Ama şirket batırmaktansa para batırmak KKTC yetkililerinin de işine geliyor…
HT