Yılnak Genel Müdürü Ömer Gece, Turkish Cargo ve Turkish Ground Services’in (TGS) Atatürk Havalimanı’ndan İstanbul Havalimanı’na taşınması operasyonunda, 4125 adet yükü toplam 50 tır ve 80 dorse ile sorunsuz bir şekilde teslim ettiklerini belirterek, toplamda 72 saat süren dev operasyonda trafiği durdurmadan Türkiye-Yeni Zelanda arasındaki mesafeye denk gelen yaklaşık 16 bin kilometre yol kat ettiklerini söyledi.
Sivil havacılık tarihine “Mega taşınma” olarak geçen Türk Hava Yollarının dünyanın en büyük havalimanı projesi olan Atatürk Havalimanı’ndan İstanbul Havalimanı’na taşınma operasyonu, 6 Nisan 2019’da planlanandan kısa bir sürede, 32 saatte başarıyla tamamlanmıştı.
İstanbul Havalimanı’nın hizmete açılmasıyla birlikte yolcu seferleri üzerinden gerçekleştirilen Turkish Cargo’nun kargo faaliyetleri Atatürk Havalimanı’nda sürüyordu.
Kargo ve yer hizmetlerinin taşınması da yine büyük bir operasyonla Alp Özler Grup şirketlerine bağlı Yılnak Proje ve Ağır Taşıma Servisi AŞ tarafından gerçekleştirilerek Atatürk Havalimanı 89 yıllık ticari uçuş hayatını noktalamış oldu.
Yılnak Proje ve Ağır Taşıma Servisi AŞ Genel Müdürü Ömer Gece, söz konusu taşınma operasyonuna ilişkin bir grup gazetecinin sorularını yanıtlayarak, kargo uçağı faaliyetlerini de 72 saat süren geçiş operasyonuyla 5-7 Şubat’ta İstanbul Havalimanı’ndaki Mega Kargo Tesisi SmartIST’e taşıdıklarını söyledi.
Gece, taşınmayı uçuş operasyonları sekteye uğramadan, trafiği durdurmadan gerçekleştirdiklerinin altını çizerek, “Turkish Cargo ve TGS’nin taşınması operasyonunda 4125 adet yükü toplam 50 tır ve 80 dorse ile sorunsuz bir şekilde teslim ettik.
Toplamda 72 saat süren dev operasyonda trafiği durdurmadan Türkiye-Yeni Zelanda arasındaki mesafeye denk gelen yaklaşık 16 bin kilometre yol kat edildi” dedi.
Operasyon yerli yazılım sistemiyle anlık takip edildi
Karayolu trafiğinin de aktif olduğu taşıma esnasında olası sorunlara karşı senaryolar hazırladıklarını ve güzergah üzerine bakım, kurtarıcı araçlar, vinçler yerleştirdiklerini anlatan Gece, şöyle konuştu:
“Taşıdığımız ürünler gabari dışı, mal değeri 30 milyon doları aşan yüklerdi. Dünya genelinde havalimanı taşımaları çok sık yaşanan faaliyetler değildir. Bütün bu proje aslında bir lojistik mühendisliği planlamasıyla gerçekleştirildi.
Hem uçuş saatleri, hem bu uçuşlardan gelecek kargoların saatleri dikkate alınarak her olasılık hesaba katılarak planlamalar yapıldı. Yükler arasında genişlikleri 5 metreye varan uçak çekme araçları vardı. Onları daha farklı rotalardan götürdük.
Kritik yüksekliği olan ürünler de vardı, karayolları sınırlarını zorlayan şekilde geçtik, köprü altlarından özel platform dorselerimizi hidrolik sistem ile aşağı doğru indirerek yükü geçirdik. Bir aksilik yaşansa bunun maliyeti çok yüksek olurdu. Buna özel tüm riskleri kapsayan en kapsamlı sigortayı yaptırdık.”
Gece, projenin anlık kontrolünü ve takibini sağlamak için Yılnak’ın yerli bir yazılım alt yapısı oluşturduklarını ifade ederek, söz konusu sistemin kullanıldığı operasyon yönetim merkezinde Türk Hava Yolları üst düzey yöneticileri ve Yılnak yetkililerinin taşımayı anlık olarak özel raporlama sistemiyle takip ederek yönettiğini dile getirdi.
Söz konusu dev taşınmanın belgesele de konu olacağını ifade eden Gece, belgesel filminin 10 Mart’ta yayınlanacağını söyledi.
Rüzgar türbini taşımalarında lider olmak istiyoruz
Yılnak’ın Türkiye’de ağır tonajlı taşımalar alanında öncü şirketlerden biri olduğunu ifade eden Gece, modüler dorselerde bin tonluk tek bir parçayı taşıma kapasitelerinin bulunduğunu belirtti.
Gece, enerji sektöründe rüzgar türbinlerinin kurulumu için taşımaları gerçekleştirdiklerini belirterek, 81 metre uzunluğundaki kanatları taşıyabilecek dorsenin henüz Türkiye’de bulunmadığını bunun için de özel siparişlerini verdiklerini mayıs ayının sonunda teslim almayı beklediklerini söyledi.
Rüzgar türbini taşımalarında lider olmak istediklerini ifade eden Gece, yatırımlarını enerji ve endüstriyel tesis taşımalarına doğru yönlendirdiklerini belirtti.
