Bu başlık da neyin nesi, diyeceksiniz şimdi. O halde hiç uzatmadan konuya gireyim.
Konu, İstanbul'a yapılacak 3. Köprü'nün geçeceği yer.
Ama sel felaketi sırasında İstanbul'a gelen Başbakan helikoptere binip 3. Köprü güzergâhını kuşbakışı gözden geçirdi. Açıklaması ilginçti; “Alternatif güzergâhlar var, onları değerlendirdik!”
Hâlâ alternatif güzergâhlardan söz ediliyorsa…
Bu hâlâ İstanbul'un “kurtulma” şansı var, anlamına mı geliyor acaba?
Ben Haziran'da bu köşede yazdığım gibi hâlâ aynı tezi savunuyorum: Geçecekse, şehrin tam ortasından geçmeli!
Neden?
Şehrin el değmemiş kalan ormanlık alanları ve su havzaları kuzeyde…
İki yakada da Karadeniz'e paralel bir hat izleyen bu alanlara uzmanlar “İstanbul'un akciğerleri” diyor.
Bu sefer ormanları koruyacak tedbirler alınır; rant kapışmasına ve üç yıl içinde doğacak trafikle o köprünün de tıkanmasına izin verilmeyebilir, şeklinde düşünüyor olabilirsiniz. Ama aslında tatlı hayaller bunlar!
Hem biliyoruz ki, bir ormanın ve göller bölgesinin ortasından geçecek gürültülü bir otoyol bile ekolojik zinciri bozmaya yeterlidir.
En iyisi…
Size bir önerim var sevgili okurlar.
Eğer bu bayram yola çıkacaksanız ve bunu uçakla yapacaksanız…
Uçağınız İstanbul'a gelecekse ve bayram dönüşü havaalanı trafiği yoğunluğu nedeniyle Beykoz-Kilyos hattında uçarak beklemeye alınacaksa…
Fırsat bu fırsat!
Aşağıya bakın!
Zaten nasıl dar bir şeride sıkışıp kaldıklarını görüp belki şaşıracaksınız!
Sonra pencereden aşağı bakarken hayalinizde bir otoyol ve bağlantı yolları canlandırın..
Göllerin arasından, ormanları yıkıp geçerek 3. Köprü'ye giden otoyollar hayal edin…
O zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız.
İçiniz burkulacak ve…
Siz de…
İlle de yeni köprü yapılacaksa zaten kentsel dokusu bozulmuş, ekolojik hiçbir özelliği kalmamış merkezi bir yerden geçmeli, diyeceksiniz..
Çünkü hiçbir istimlak bedeli bir şehrin geleceğini, iklimini ve suyunu tüketmekten daha pahalıya mal olamaz!